İnsanoğlu dünyaya geldiği ilk zamanlardan itibaren hayatta kalmak için sunulan nimetleri tüketmiştir, doğal kaynaklardan yararlanmıştır tabi bununla birlikte buluşlar ve keşiflerde bulunarak katkı da sağlamıştır insanoğlu, fakat tüketmek yaradılışımız ve içinde bulunduğumuz habitat ile bizlerin vazgeçilmez tutumu haline gelmiş durumda.

Günümüze baktığımızda ise gördüğümüz manzarayı biraz kendimce aktarmak istiyorum; içinde bulunduğumuz pandeminin ülkemizde ilk duyulduğu ve ciddi boyut kazandığı zamana dönelim; herkes karantina olacağını öğrenir öğrenmez marketlere ve fırınlara hücum etmişti ardından da ihtiyaç duyulacak duyulmayacak tüm ürünleri tabiri caizse talan etmişlerdi.

Neden?

Acaba bilinçaltımızda yalnızlık mı var? O kadar alışmışız ki komşumuza selam vermemeye, eşi dostu arayıp sormamaya, bayramlarda akrabaları görmemeye o yüzden de biliyoruz ki eğer karantina olursa, bize kendi ekmeğimiz dışında ekmek yok, bizi düşünen yok.

Yine bu süreçte bir kez daha anladık ki tüketmek hayatımızın merkezi haline gelmiş, pandemi süresince alışveriş merkezlerinin kapalı olması, hiç dışarıya çıkamıyor oluşumuz, hayatın durması gibi durumlar hepimizi internet mağazalarına yönlendirdi, evlere hapsolduğumuz bu dönemde bozulan psikolojilere ve kötü ruh haline yine tüketmek iyi geldi.

Cidden yalnızlık mı itiyor bizi tüketime? İnsanlardan alamadığımız sıcaklık ve sevgiyi para verip herhangi ürünü aldığımızda bir nebze olsun sahiplik duygusu mutlu mu ediyor bizleri? Tüketmek duygusu neden tüm benliğimizi esir almış durumda?

Sadece ürünleri değil doğayı ve insanları da tüketiyoruz, hayatta kalmak için tüketiyoruz belki ya da bilmeden tüketiyoruz ama en çokta kendimiz tükeniyoruz. Evet tüketirken tükeniyoruz ama farkında dahi değiliz,her şeye rahatça ve kolay ulaşmak her şeye sahip olmak ,günün sonunda tüketilecek şey bırakmayınca tüketme alışkanlığından boş durmuyor kendimizi tüketiyoruz “neden şunu şöyle yapmadın,o sözü neden söyledin,sen daha iyisini yapabilirdin,güzel/yakışıklı değilsin.....” diye diye.Halbuki derin bir nefes alsak,istifçiliği bırakıp elimizdekilere bir baksak göreceğiz ne kadar zengin olduğumuzu ve anlayacağız tüketmenin değil vermenin ve dağıtmanın bizlere iyi geldiğini ,çünkü sen elindeki yarım ekmeği bölünce daha az yersin ama sabrı ve paylaşmayı öğrenirsin ve unutma hayat bir bumeranktır dönüp dolaşıp seni bulur.

Ürünlerle ve maddi şeylerle evimizi doldurup, kendimizle yüzleşmekten ve de baş başa kalmaktan kaçıyoruz, oysa atsak tüm fazlalıkları ve kendimizi keşfedip tanısak, kendi kendimize yeteceğimizi, cansız dünyevi eşyaların hiçbir işimize yaramayacağını yüreğimize dokunmayacağını ah bir anlasak.