Büyük bir salgınla mücadele ederken birçok şeye şahit olduk ve değerini anladık. Dünyanın birçok yerinde sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar duyurulduğunda, fark ettiniz mi hiç kimse altın, arazi, araba veya pahalı telefon satın almak için koşturmadı. Ama herkes pirinç, buğday, süt ve sebze almak için koşturdu.

Çünkü yaşamak için gerekli olan tek şey bu gıdalar. Peki biz bu gıdaları nasıl elde ediyoruz. İşte burada anlatmak istediğim ulusumuzun görünmez kahramanları çiftçilerimiz.

Ömürleri boyunca yılmadan ürettiler ve üretmeye de devam ediyorlar. Yasaklarda bile sabahın erken saatlerinde tarlalarının yolunu tuttular. Ama hasta, ama yorgun, ama korksalar da üretmek için yola koyuldular. Çünkü insanın yaşaması için üretmek şart. Onlar için kazanç kapısı bizim için nimet ürettikleri.

Peki onlara ne kadar saygı gösteriyoruz ve ne kadar destek çıkıyoruz, bileniniz var mı?

Hiç duymadım pandemide onların sesini. Şikayetçi olmadılar hiçbir şeyden. Çünkü hayatlarını üretime adamışlar onlar. ‘Üretmek yoksa bizde yokuz’ diyorlar.

Pandemide insan üstü güçle çalışan Türk çiftçisi, tarımsal hasılayı 333.3 milyar TL ile rekor seviyeye taşıdı bunu biliyor muydunuz? Yıllık 239 milyon ton bitkisel üretim yapan, milli gelirin yüzde 6’sını, istihdamın yüzde 19’unu temsil eden Türk tarım sektörü, 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3.3 daralırken, yüzde 4.8 büyüdü. Üretici 84 milyonun ihtiyacını karşılarken Türk ürünlerini de dünyanın dört bir tarafına ulaştırarak pandeminin şartlarını hafifletti.

 

Ne öğrendik çiftçimiz milletini aç bırakmadı. Tarih boyunca bu hep böyleydi böylede devam edecek. Yoklukta, savaşta, çiftçimiz milletini aç bırakmamış, duyduk geçmişten, karnına taş bağlamış, öküz arabasını satmış, gerekiyorsa tarlaya koşmuş ama eninde sonunda bu milletin ihtiyacını karşılamıştır.

Geçmiş tarihte de olduğu gibi çiftçimiz bu salgında da iyi bir sınav verdi, milletini aç bırakmadı.