Son bir iki ayın, özellikle de son birkaç günün yoğunluğu yorgun düşürdü beni belli ki, cuma akşamı yemekten hemen sonra her insanın başına gelebilecek bir durumu yaşamışım ben de…

Saat 21 sularında, pişirme, yeme ve sofra toplama faslından sonra “az uzanayım da biraz günün, gündemin yorgunluğunu atayım…” düşüncesini henüz sözcüklere dahi dökemeden, aile bireylerinin şaşkın bakışları önünde dinlenme amaçlı geçtiğim kanepede öylece kalakalmışım. Halk deyimiyle ‘bayılmışım’.

Ev ahalisi de sağ olsunlar, üzerime bir battaniye atmış ve ‘yorgun düşmüş’ olan bendenizin ihtiyacı olan sessizliği korumuş ve sükuneti sağlamış ki…

Gözlerimi açtığımda vakit gece yarısını geçiyordu ve saat 1’i gösteriyordu.

Kurulmuş bir oyuncak gibi, kalkıp yatağıma gittim ve uykuma kaldığım yerden devam etmek istedim, ancak nafile…

Uyuyamayınca biraz oyalanmak adına, hayatımıza iyiden iyiye girmiş sosyal medyaya göz atayım dedim.

Her zaman yaptığımı yapıp önce aile bireylerinin sayfalarını açtım.

Ve işte o an kızımın bir paylaşımı dikkatimi çekti…

Paylaşım ‘ölüme’ dair olunca iyice merak ettim ve okumaya başladım…

Dikkatle okuduğum yazının sonuna geldiğimde kafamdaki ilk düşünce “Bu metni mutlaka çok kişi, hatta herkes okumalı!” oldu.

‘Yazının gerçek sahibi kim’ ve ‘bu eserin ne kadar zamandır sosyal medyada’ olduğuna dair hiçbir fikrim yok…

Ancak böyle bir yazıya sayfasında yer vermiş bir evladın annesi olmaktan gurur duydum…

Şükürler olsun…

Yorum yapmayacağım. Çünkü bu kez doğru olan bu! Herkes kendi yorumunu yapsın.

Ben sadece hayali de olsa bu yazıyı yazanı da, paylaşanı da alınlarından öpüyorum…

Mutlu pazarlar…

 

***

Öldüğün gün…

 

“Öyle bir hale geldik ki; yakınımız ölüyor, cenazemiz var. Ancak bu en zor günlerde, artık acımızı bile yaşayamıyoruz.

Gelene gidene hizmet edip, ölenin nasıl öldüğünü (!) anlatmaktan… Hatta iki ara bir derede iki gıybetin belini kıran ve uzun zamandır birbirini görmeyip cenaze günü inceden ince sohbet kaynatan akrabadan…

Yan yana izdihamla oturup, cenaze kalkmadan ikram bekleyen komşulardan…

Dert ettiğinden değil de, sırf merakını tatmin için cenaze sahibini konuşturanlar…

Ahhh o pideler, illa kıymalı olmalı helva öyle kavrulmaz! İçine çam fıstığı da atılmalı…

Ölenin kıyameti kopmuş arkada dulu yetimi kalmış kimin umurunda!..

İlk perşembesi, yedisi, kırkı, elli ikisi.

40'ı okutulurken bir sarma sarılmazsa konu komşu ne der!..

Tavuk yerine kırmızı et koyulursa bir de aman aman…

O tabaklar nasıl gururla taşınır!..

Suphanallah, hanımlar ve beyler!

Ne kadar çirkinleştik farkında mısınız!

Bir de son moda olarak kokulu taş, tespih, mıknatıslı magnet dağıtma çılgınlığı başladı ki, dağıtmayanı dövüyorlar desem abartmış olmam.

Yahu insan ölmüş insan!..

Bir hayat daha yok olmuş!

Belki kabirde kemikleri birbirine geçti azaptan, sen onun adına kokulu taş dağıtarak sevap mı umuyorsun ey kardeşim!..

Kim soktu bu çirkin işleri bizim fıtratımıza!..

Biz ahireti bilen, kabrin ve sorgu sualin dayanılmaz zorluğunu bilen bir ümmet olarak, nasıl ölüm gibi ciddi bir işi şaklabanlık malzemesi haline getiririz!..

Hele mevlid kreasyonu şıklık yarışına hiç girmiyorum.

Nerde ne altını varsa takmış, evin içinde topuklu terlikle geziyor bir de elinde gülsuyu…

Yahu adam ölmüş adam!

Diriden utanmazsın da Allah'tan da mı korkmazsın!

Bilmiyor musun? Sen de öleceksin!

Cenazelerinizi festivale döndürdünüz, farkında değilsiniz.

Eğer ölümü bir dakikacık tefekkür edebilseydi bu toplum bir kaşık pilav yiyemeyecek hale gelirdi.

Bakın ne samimiyetimiz kaldı, ne ciddiyetimiz, ne edebimiz, ne de Allah ve ölüm korkumuz!..

Kaldı ki, nerde cenaze sahibine saygı duymak ve insanları rahat bırakmak!..

Evden ölüden önce pide lahmacun yemek kokuları çıkıyor…

Cenaze sahipleri uyuşmuş bir vaziyette gelenlere tabak taşıyıp hizmet ediyor…

Ben bunu kabul edemiyorum dostlar!

Bu işleri siz başlattınız, bitirecek olan da yine sizlersiniz.

Kim ne derse desin, reddedin bunları.

Allah ne der kaygısıyla yaşayın, bırakın kul ne derse desin.

Ölümü ölüm gibi yaşayın.

Resûlullah /Sav. evlatlarının arkasından, Fatıma'tüz- Zehra anne babasının arkasından ne yaptıysa siz de onu yapın…”