slen Samsunlu ve 44 yaşında olan Özyer’in hikayesi yürek burktuğu kadar, hem yaşamı sorgulatıyor hem de bir çok şeyi düşündürüyor... Yaklaşık 33 yıldır ailesiyle Bursa’da ikamet eden İsmet Özyer’in sorunları aslında henüz bebekken başlıyor. Yanlış bir iğne ile oluşan kalça çıkığı ve kararan gelecek…

İlkokulu bitirir bitirmez, henüz 11 yaşındayken çalışmaya başladım. Ancak 15 yaşında daha fazla çektiğim ağrılara dayanamayarak, korkuyu bir kenara bırakıp doktora gitmeye karar verdim. Doktorlar, “Kemiği kesip platin koymamız gerek. Kısacası ameliyat olmanız gerekiyor” deyince, ailemin de bu konuda bana destek olamayacağını bildiğimden çocuk yaşım ve aklımla tedirgin oldum. Ameliyat olanları görünce daha da korktum ve o gün kaderime razı oldum. 27 yaşında evlendim. Birkaç sene sonra oğlumuz dünyaya geldi. Ağrılarım dur durak bilmese de ailemi geçindirmek için dişimi sıktım ve zorda olsa çalışıp ailemi geçindirdim.

ANKARA’DAN YÜZDE 40 RAPOR

1997 yılında işsiz kaldığımda iş bulmak için İş Kur’un kapısını çaldım. Ancak 6 santim kısa olan bacağımdan dolayı İş Kur benden rapor istedi ve Devlet Hastanesi’ne gönderdi.

Ankara’dan da onaylanması gereken rapor iki ay sonra bir sürü doktor imzası ve yüzde 40 oranla ve de ‘sürekli’ olarak tanımlanmış olarak elime nihayet ulaşmıştı. Ayrıca rapor elime verildiğinde de, 3600 günü tamamladığım taktirde emekli olabileceğim söylenmişti.

RAPOR ESKİ, YENİ RAPOR AL

O günden sonra (bu kez de) 3600 günlük süreyi doldurabilmek için diş sıkmaya başladım ve en nihayetinde zor da olsa, acılar içinde istenilen günleri tamamladım. Raporumu aldım ve emekli olma ümidiyle SSK’ya gittim. Ancak orada ben emekli olmayı beklerken, tersiyle karşılaştım. Rapor eski tarihli olduğundan ‘sürekli’ kısmına aldırmaksızın yeni rapor istenmiş.

Halbuki bu süreç içerisinde ayağım iyileşmemiş, aksine daha da kötü olmuştu. “Benim derdim emekli olmak değil ki. Ben sağlığı hiçbir şeye değişmem. Keşke sağlıklı olsam da ömrümün sonuna kadar çalışsam” desem de… yeniden rapor almak için bu kez Çekirge Devlet Hastanesi’nin yolunu tuttum. Ancak bu kez rapor yüzde 40 yerine, yüzde 16 olarak elime verildi. Bu da demek oluyordu ki ben bu şekilde kesinlikle emekli olamayacaktım. Deyim yerindeyse bununla ‘yıkıldım’.  Başhekime çıkıp zar zor istenilen 3600 günü doldurduğumu anlatmaya çalışsam da bir sonuca varamadım... 

ŞEVKET YILMAZ’DAN YÜZDE 12 RAPOR

Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’ne gidip itiraz hakkımı kullanmaya karar verdim ve bu kez Şevket Yılmaz Hastanesi’ne sevk edildim. Bu kez Şevket Yılmaz Hastanesi’nden çıkan rapor yüzde 12’ydi. Her hastane farklı raporlar verince normal olarak şaşkına döndüm ve ne yapacağını tamamen şaşırdım. Ağrı yaşımın da verdiği etkiyle gün günden daha da çoğaldığından ister istemez gelecek kaygısına kapıldım. “Ben raporumun yüzde 40’a çıkmasını beklerken, gördüm ki oran her hastanede daha da düşüyordu. Halbuki geride bıraktığım bu yıllarda tedavi görmedim, ameliyat olmadım. Aksine daha da yaşlandım ve daha da kötüleştim. Tüm bunların üstüne nasıl olur da %’dem sürekli düştü ve neden sürekli olarak verilen raporum yeniden heyete sunuldu onu anlamadım.

SON ŞANSIM OLAN HAKEM HASTANESİNE GİTTİM RAPOR YÜZDE 18

Tüm bunların üstüne yılmayarak bir kez daha şansımı denemek istedim ve son olarak hakem hastanesi heyetine gönderildim. Bu kez de yüzde 18 raporu aldım. O an bittim. Daha gidebileceğim, itiraz edebileceğim yerim kalmadığımın farkındaydım. Çaresiz bir halde öylece kalakaldım. Doktorların vicdanlarına sesleniyorum ve onlara sormak istiyorum. Acaba kendileri benim yerimde olsalardı ne yaparlardı. Yıllarca canım yana yana çalıştım. Gençtim ve bir şekilde dayandım. Ancak artık ne eski gücüm ne direncim kalmadı. Ve gün günden her şey daha da zorlaştı. Ayağım altı santim kısa ve bu beni hem yoruyor hem de attığım her adımda canımı yakıyor. Ben sadece hakkımı aradım. Sağlıklı olsaydım zaten askere de giderdim.  Büyük bir haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. Bana yapılan yanlışın telafisi ve bu vakitten sonra düzeltilebilir yanı var mı bilmiyorum. Ancak 15 yaşımdan bu yana yaşadıklarımın asla doğru olmadığını net bir şekilde bildiğimden, benim durumumda olan kişilerin tüm bu tatsız, haksız, yorucu ve yıpratıcı süreci yaşamamaları için yetkili tüm birimlerden hastalara mağduriyet yaşatmamak adına gerekli müdahaleyi yapmalarını çok rica ediyorum.  

Saygılarımla

İsmet Özyer

Cami var Hoca yok…

Ortapazar Mahalle Sakinleri altı yıl önce çok istedikleri mescitlerine kavuşmuş. Ancak mahalle sakinlerinin iddiasına göre o gün bu gün kendilerine bir camii hocası verilmediğinden veya sürekli olarak geçici hoca tahsis edildiğinden yüzleri bir türlü gülmemiş. “Camimiz oldu bu kez hocamız yok!” diyen mahalleli, “Yıllarca kendi camimiz olsun istedik, tam isteğimiz gerçekleşti diye sevinirken bu kez bize gelen hocalarla devamlı sürette problemler yaşamaya başladık. Bize gönderilen hocalar beş vaktin ya ikisine, ya üçüne geldi ya da gelmedi. Zaman oldu sabahları hiç gelmedi… Bayramda gelip bayram namazını kıldıran hoca akabinde üç dört gün caminin önünden dahi geçmedi… Kısacası biz camimize emanet hoca istemiyoruz” diyerek dert yandı.

DEFALARCA DİLE GETİRDİK

Mahalleli olarak cami ve hoca eksikliği konusunda yaşadığımız tüm olumsuzlukları defalarca kez dile getirdik. Ancak hiçbir şekilde ne derdimize derman bulabildik, ne bir çözüm, ne de yetkililerden bir cevap alamadık. Altı yıllık süreç içerisinde camimize en az 5-6 tane hoca gelip gitti. “Neden bu sirkülasyonu yaşıyoruz” diye düşündük. Maaştan sıkıntıları var desek, biliyoruz ki, (hele hanımı da din görevlisiyse) neredeyse milletvekili maaşı alıyorlar. Bu açıdan bir sıkıntıları yok. Akabinde aldıkları iyi maaşa rağmen illa da lojman diye tutturduklarını, bizde de lojman olmayınca bir türlü bizde durmak istemediklerini öğrendik. Sonuç itibariyle yoğun cemaati olan bir mahalle olmamıza rağmen halen hocamız yok! Camimize sürekli geçici hoca tahsis edildiğinden, hoca da kendini emanet gördüğünden keyfi hareket ediyor! İstediği zaman geliyor namaz kıldırıyor, istediği zaman gelmiyor. Bu da bir takım problemlerin oluşmasına sebep oluyor.  

KENDİ PARAMIZLA HOCA TUTTUK

Örneğin; Ramazan Bayramında mahalle sakinleri olarak aramızda para topladık ve sabah namazlarını kıldırmak için Suriyeli bir hoca tuttuk. Teraviyi de Osmangazi Belediyesi’nin bize gönderdiği hocayla kıldık. Ve biz tekrar tekrar, her yıl, her bayramda aynı sıkıntıyı yaşamak istemiyoruz, bu yüzden de bu duruma yetkililerden kalıcı bir çözüm istiyoruz.

BOŞ VAATLER İSTEMİYORUZ

Bir ara Osmangazi Belediyesi’ne ve de Valiliğe kadar bu olayı intikal ettirdik ve o gün bugün bize “Olacak, gelecek, olacak, gelecek denildi durdu… Ancak bizler (2 yıl geçmesine rağmen) halen beklemekteyiz. Ve doğal olarak, ne zamana kadar bekleyeceğiz onu öğrenmek istiyoruz. Bizler artık boş vaatler istemiyor, kalıcı çözüm, çözümler istiyoruz.

ÜZÜLÜYORUZ…

Ayrıca cami bahçesinde bulunan Nakkaş Ali’nin mezarı ve Aile mezarlığının bakımsızlığından dolayı çok rahatsızız ve mezarlığın bu denli ihmal edildiğinden derin üzüntü duyuyoruz. Kimsenin bu mezarlığa da baktığı yok. Bunu da defalarca dile getirdik, ancak her ne yaptıysak yetersiz kaldık. Bizler artık camimize kalıcı bir hoca ve mezarlara gerekli saygıyı göstermelerini yetkililerden önemle rica ediyoruz.

Saygılarımızla

Ortapazar Mahalle Sakinleri