Bundan tam 2 yıl öncesiydi. 206 kiloya ulaşmış, nefes almakta zorlanan ve hatta Sakarya’da oynanan basketbol final karşılaşmalarından dönerken yoğun tempo ve salon atmosferinden dolayı fenalaşarak kalp krizi geçirecek kadar ilerlemiş bir hastalığım vardı bilinen adıyla “OBEZİTE”...

Allah düşmanımın başına vermesin.

Düşünsenize alışverişe gidiyorsun ve soru basit, “Size göre mi?” Evet, dediğinizde cevap “Abi bizde yok maalesef.”

Ben hayatım boyunca istediğim kıyafetleri alamadım.

Hep spor giymek zorunda kaldım. Belki de bundandır spora olan düşkünlüğüm ancak bir gün birisi çıktı karşıma...

Çekirge SSK Hastanesi’nde Genel Cerrah Serpil Bilgin Akyağcı diye bir doktor.

"Herkes çok iyi diyor” dediklerinde korkmadan kendisine gittim.

İlk tanıştığımızda odada başka birisi vardı ve soru soruyordu “Yeme alışkanlığın nedir?” odada ki arkadaş “Doktor hanım ben çok yemiyorum, yapım böyle”

dediğinde Serpil hocadaki tepkiyi görünce… Klasik yalan olan “Su içsem bile yarıyor” demedim ve bana aynı soru geldiğinde “Çok yemek yediğim için böyleyim” dedim.

Kendisi de bana tetkikler verdi.

Tam 3 ay boyunca testler yapıldı, kan tahlilleri vs… Daha sonrasında tam ameliyat günü verilecek kendisi başka hastaneye geçti ve Şevket Yılmaz Hastanesi’nde bıçak altına yattım.

Bu noktaya kadar hiç korkmadım ta ki o sedyeye uzanana kadar. İşte o zaman çok korktum, hatta ameliyattan vazgeçmek istedim ama iyi ki vazgeçmemişim.

Bir insanın hayatını değiştiren ameliyat oldu ancak her doktor sanırım bu yükün altından kalkamaz. Oradaki herkesin ilgi ve alakası çok iyiydi. Serpil hoca hastalarıyla tek tek ilgilenip üzerine titriyordu. Demem o ki bu hastalıktan kurtulmanın yolları elbette vardır ancak en iyi yolunu ben Serpil Bilgin Akyagcı hoca ile yaşadım. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Her hafta ona köşeler yazsam, çiçekler yollasam fayda etmez. İnsanı ikinci hayatına kavuşturması onun en büyük ödülü sanırım. Serpil hocam Muhammet Murat’ın selamı var sana “Babam artık benimle rahat oyun oynayıp, geceleri horlamadan uyuyor” diyor…

O bizim evin “Doktor ablası” benim ise kurtarıcım. İyi ki varsınız hocam.