Ahmet Yesevi Hz.’leri (Allah O’ndan Razı Olsun) ; “3 türlü ibadet eden vardır” der:

1- Köle ibadeti:

Köle olan bir insan, hür olma isteğinden başka ne ister. Bu tip ibadet edenler; sadece ve sadece yarınki hayatta “Cehennemden azat olma – kurtulmak” isterler ve bunu düşünerek ibadet ederler.

2- Tüccar İbadeti:

Tüccar bu dünyada sadece kâr etmeyi ister. Bu dünyadaki ibadetlerini de yarınki hayatta sadece “Cennette olma” isteğini kazanmak için yapar.

3- Aşık İbadeti:

Aşık, karşılık beklemeden ibadetini; cehennemden kurtulmak veya cennette kalmak için yapmaz. Allah, onu ister cehenneme koysun, ister cennetine koysun, o sevdiği ile her dem beraber olma isteği ile ibadet eder. İbadetlerinde mükafat beklemez.

Çünkü, o aşık bilir ki; Rabbimizin, Kur’an-ı Kerim’de belirttiği gibi sadece Allah’ını ister.

Yunus Emre Hz.’leri bakın yine ne diyor:

“Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle huri

İsteyenlere ver onlari, Bana Seni gerek, Seni.”

Allah'a layıkıyla ibadet ve kullukta bulunmamıza en büyük engel dünyevi ve uhrevi arzularımızdır. "Dünya ve içindekilere sırtımı döndüm!" diyen bir insanın bu sefer yanıldığı nokta, eksik yaptığı şeyse "sevgisiz" bir ibadet etme şeklidir.

Dünyaya sırtını dönersin, zikir yaparsın ama karşılığında sevap almayı beklersin. Üzerine farz olan namazları kılarsın fakat bunu; kabirde azap görmek ve cehenneme girmekten korktuğun için yaparsın. Bütün yaptığın cömertlikler Allah'ın sana verdiğinden infak etmek uğruna değil de cennetteki derecenin artması uğrunadır.

Kadir gecesini son 10 günün tamamında aramak yerine sadece o son 10 günün bir gününü ibadetle geçirmek de böyledir. Abdullah bin Üneys bildiriyor:

“Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesini bulmayı tahmin ettiğin gece hangi gecedir?” diye sordum.

Şöyle buyurdu:

“İnsanlar o geceden başka gecelerde namazı terk etmeyecek olsalardı bunu sana söylerdim.” (Taberani)

Sana cennet nimetlerini müjdeleyeni, Allah’ı (c.c) görmek yerine insanların hâlâ cenneti ve içindeki ebedi lezzetleri elde etmek uğruna yapmış olduğu ibadet şekli bu yüzden tüccar ibadeti olarak adlandırılmıştır.

Cehennem korkusuna ibadet etme şekli de yukarıda söylenildiği gibi Allah’ın(c.c) uyardığı azap korkusu uğruna yapılır. Her şeyin özü sevgiyken, sevilmeye en layık olan Allah'a (c.c) kulluğumuz da sevgi ile yapılmalı. Mevlana'nın "Allah’a ulaşacak birçok yol var. Ben aşkı seçtim” demesi de sevgi ile ibadet etmenin güzelliğini, doğruluğunu tarif eder.

“Biz rıza yoluna girince sevabı da ecri de geride bıraktık. Rızkımız yalnız Senin rızandır, bizlerden razı olmandır Hüdam. Rızkımız yalnız Senin hakkımız da dilediğindir Çalabım.  Senin sevgin, sevdiklerinin sevgisi kalbinize yerleşince ne dünyadan bir şey umar olduk ne de cennet içindeki; sarayları, köşkleri, hurileri hayal eder olduk.” (Üveysler)

“Adalet, sevgi ve hoşgörü.

Bu kutlu yolda var sende yürü.

Hakikat makamına gider kişi.

Allah’ın rızasını alır Üveysi”

(Üveysler)