Sayın Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği için yapılan referanduma şiddetle itiraz ederken, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ve Suriye’deki yapılması mutasavver Rakka operasyonu için referandum yapılmasını istedi.

Halkın iradesine baş vurmak ne kadar güzel.

Sayın Kılıçdaroğlu, bu ülke göçmen ülkesi.

Bunu biliyor muydunuz?

Nereden bileceksiniz ki?

Okumuyor, okuyanlara da sormuyorsunuz ki?

Daha önceki gün grup toplantısında,TBMM‘nin açılışını bile 23 Eylül 1923 diye ilân ettiniz de, sonra aşağıdan yapılan kaş göz işaretleri ile bir iki denemeden sonra doğrusunu söylemediniz mi?

İnsanlar sürçü lisanda bulunmazlar mı,elbette bulunurlar da, buna sürçü lisan denebilir mi?

En büyük göçü 1071 de almış.

Sonra, Suriye’ye Irak’a, Suudi  Arabistan’a, Mısır’a , Cezayir’e Fas’a uzamış; dönmüş  ta Viyana’ya kadar yeni topraklar aramış.

1900'lü yılların başında, geri dönüş başlamış.

Askerî  mağlubiyetler sonunda anavatana dönüş başlamış.

Oralardan Anadolu’ya, oralarda  kazandıklarımızı geride bırakarak, kadınlarımızla omuzlarımızı birbirine dayayarak, çocuklarımızı kucaklayarak, bazen de toprağa yalın ayak basarak ve geride asırları  bırakarak  Anadolu’ya dönmüşüz.

Dönmüşüz ama, oraları Anadolu’ ya kattığımızı, anavatanımız saydığımızı  unutmayarak, Yahya Kemâl gibi,

“Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını...

Duydum akıncı cedleriminin ihtirasını” diyerek hasretimizi anlatmışız.

“Evlâd-ı fatihan”  denilerek yaşadığımız yılların gururunu gözyaşlarımızla hatırlar olmuşuz.

Mustafa Kemâl  Dersim’den değil, terk ettiğimiz topraklardan geldi.

O Rumeli türkülerinden aldığı hazda, sonra da düştüğü hüzünde bu hasret yok mu sanıyorsunuz?

Ama o aklı, hep duyguların üzerinde tutardı. Bunun için, Falih Rıfkı Atay,” Paşam  Yunan’ı Türk Ordusu önüne katmış kovalarken, niye Selânik’i, doğduğunuz kenti almadınız da, Keşan’da durdunuz?”  diye sorunca,

“Çocuk, Selânik’i almak istersen, İzmir’i kaybedersin..” demişti.

Sadece Balkanlardan Anadolu'ya 4 milyona yakın geri dönüşü yaşanmıştı.

Sonra Jivkof kurbanları Türkler 1952’ler de  geri dönmüşlerdi.

Onlara da,ekonomik ve sosyal hayat katkıları olsun diye, bazı özel destekler sağlanmıştı.

O göçmelerin ekonomimize katkıları, dünyaya bakış açımıza kattıkları ufukları, Dersim’in dar kalıplarından sıyrılıp anlayabilir misiniz?

Suriyelilerin çoğunluğu, sizin kırmızı ışıkta arabanız durduğunda ellerinde “ Açız “ diye yazılı kartonlarla dilenen insanlar gibi değil.

Sermayelerini getirip iş kuruyorlar..

Vasıfsız işçilerin yerini almıyorlar; bir türlü yetiştiremediğimiz ara elemanların boşluğunu dolduruyorlar.

Biliyor musunuz, onların 13/ 14 yaşlarındaki çocukları, bizim özel okullarda okuttuğumuz çocuklarımızdan daha iyi ve aksansız İngilizce konuşuyorlar.

3/ 5 sene sonra, onların Kobilere yeni bir dinamizm getirdiklerine göreceğiz.

Tamam..Hem Rakka,hem  Suriyelilerin vatandaşlığa kabulü için anket yapalım, neticesini kabul edelim de, öyle veya böyle bir anayasa değişikliği teklifi için referanduma giden iktidarı niye suçlayalım ki?

Niçin masada kalıp, daha iyi bir teklif için çalışmadınız ki?