Bu sofracık, efendiler-ki iltikama muntazır huzurunda titriyor. Şu milletin hayatıdır; şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır!

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin; yutun hapırhapır...

Yiyin efendiler yiyin; bu hanı iştiha sizin. Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin.

Efendiler, pek açsınız, bu çehrenizde bellidir. Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir ?

Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir! O hak da el de bir...

(Tevfik Fikret - 1867-1915)

 

Yiyin efendiler yiyin; yiye yiye bitiremediniz. Bu cümleyi her yere çekebilirsiniz. İsterseniz bir mahkeme salonuna, isterseniz bir toplumun bekasına, isterseniz de hayatınızın her yerine.

Ülkemizin ekonomik durumu çok iyi ya da çok kötü. Tartışma konumuz bu değil. Fakat bir yerlerde, bir şeyler atıştırmak için sıra bekleyen binlerce ya da milyonlarca insan varken, sizler tomarla dolarları götürüyorsunuz. Götürün, hep götürün. Gariban halkıma yazık değil mi?

Herkes zengin olmuş, tekelini işletiyor. Dümeni düzlemiş gidiyor maşallah!..

Fakirleştik. İnsan olarak da fakirleştik, cep olarak da fakirleştik, ahlak olarak da fakirleştik.

Memlekette cebinde  parası olup, ahlakı olmayanlar türedi. Yiyin efendiler, bizler de izlemeye devam edelim. Bir gün gelecek hunharca yiyenlerin boğazında kalacak. O gün gelecek mi?

Koskocaman muamma!

Tevfik Fikret’in şiirine vurgu yaptık. Kişiler ve kurumlarla ilgisi yoktur. Bu topraklar hepimizindir. Elimizi, cebimize değil, birbirimizin eline koyalım. Bir şeylere de göz yummayalım, birbirimize göz kulak olalım.

 

Kalın sağlıcakla...