SON DAKİKA
Hava Durumu

#diyetisyen

A Gazete - diyetisyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, diyetisyen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Boğaz ağrısına doğal çözüm Haber

Boğaz ağrısına doğal çözüm

Kış mevsiminde artış gösteren boğaz ağrısı hakkında konuşan Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Veysel Ciğerli, ağrıya karşı vücudu koruyan doğal çözümleri açıkladı. Boğaz ağrısının doğal yollar ile de tedavi edilebildiğini aktaran uzman isim boğaz ağrısına ve tahrişine iyi gelen yöntemleri sıraladı. Enfeksiyonların yol açtığı boğaz ağrısına zaman zaman ateş, öksürük, burun akıntısı, hapşırma, bulantı ve baş ağrısının da eşlik ettiğini dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Veysel Ciğerli, "Boğaz ağrısına, virüslerin varlığı, bakteriyel enfeksiyonlar ve diğer dış etkenler sebep olabilir. Viral enfeksiyonların sebep olduğu boğaz ağrısı, tıbbi tedavi uygulanmakla beraber, bazen de kendiliğinden düzelen bir durumdur. Bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklanan boğaz ağrısı ise antibiyotik ilaçlar veya besinler yardımıyla tedavi edilmektedir. Bunun haricinde yeteri kadar dinlenmek, uyumak, yüksek sesle konuşmamak da boğaz ağrısıyla başa çıkmanın yollarındandır" diye belirtti. Boğaz ağrısına ne iyi gelir Boğaz ağrısını hafifleten ve ağrıya iyi gelen besinler hakkında bilgi veren Ciğerli, "Sık sık su tüketimi boğazın kurumasını ve tahriş olmasını önlemektedir. Zencefili 1 tatlı kaşığı bal ile karıştırıp sabahları tüketebilir. Asetik asit içeriğinden dolayı sirke boğazdaki bakterileri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur. 1 çay bardağı ılık suya atılmış 2 çorba kaşığı sirke ile gargara yapmak yeterli olacaktır'' diye açıkladı. İyotsuz tuz ile yapılan gargaranın bakteriler ile savaşmada etkili olduğunun altını çizen Ciğerli, "1 fincan ılık suya 1 çay kaşığı iyotsuz tuz atılarak hazırlanabilir" dedi. İltihaplanmayı önlüyor Antienflamatuvar özelliğiyle ıhlamurun iltihaplanmayı önlediğini sözlerine ekleyen Ciğerli, ''Ihlamur iltihaplanmayı önler ve doğal antienflamatuvar özellik gösterir. Ihlamur çayı tüketimi de boğaz enfeksiyonlarıyla başa çıkmada etkili olacaktır. Soğan ve sarımsak da en güçlü doğal antibiyotik kaynaklarındandır. Bu besinlerin tüketimi hem viral hem de bakteriyel enfeksiyonlarla başa çıkmada son derece önemlidir" ifadelerine yer verdi. Kaynak: İHA

Diyet uzmanlarından uyarı Haber

Diyet uzmanlarından uyarı

Diyetisyen Berna Ertuğ, beslenme alışkanlıklarının temelinin çocuklukta atıldığını belirterek, "Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır" dedi. Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Berna Ertuğ, çocukluk çağı beslenmesi hakkında önemli bilgiler verdi. Çocuklukta sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi, ileriki yaşlarda sağlık sorunları ile karşılaşma risklerini azalttığının altını çizen Ertuğ, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının temelinin çocukluk çağında atıldığını ve obezite gibi önemli hastalıkların önüne geçmenin bu sayede mümkün olunduğunu belirtti. "Tek tip beslenme engellenmeli" Çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması konusunda anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğini işaret eden Ertuğ, " Beslenme her yaşta önemli olmakla birlikte, büyüme çağında daha da önem kazanır. Beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılır. Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır. Çocukların tek tip beslenmesi engellenmelidir. Öğün içerisinde tabaklarındaki besin çeşitliliği mutlaka artırılmalıdır. Fast food gibi daha hızlı ve daha kolay erişilebilir yiyecekler yerine, sebze ve meyve gibi posa içeriğinden zengin yiyecekler tüketmeleri sağlanmalıdır. Posasız besinlerden en çok tercih edilen rafine edilmiş tahıl gruplarına giren beyaz ekmek, pirinç ve makarna miktarlarının fazla tüketilmesi önlenmelidir. Pişirme yöntemlerine de özen gösterilmeli, kızartmadan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır" dedi. "Yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın ve yiyin" Sevmediği bir besini yemesi için çocuğa ısrar edilmemesi gerektiğine değinen Ertuğ, " Birkaç gün sonra tekrar o besini sunarak çocuğun sevmesi sağlanabilir. Çocuğun tüketmesi istenen besinler anne babalar tarafından da çocukla birlikte yenmelidir. Onunla beraber düzenli öğün saatleri belirleyip yemek hazırlarken onlardan yardım almak; masada birlikte yeme alışkanlığı edinmek ve bu öğünlere vakit ayırmak doğru beslenme alışkanlıkları kazanılmasında fayda sağlar. Çocuklara mutlaka su içme ve yavaş yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Büyük porsiyonlar azaltılmalı, çocuk ideal porsiyonlara alıştırılmalıdır. Fast food, çikolata ve bisküvi gibi alışkanlıklar asla yasaklanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki yasaklı besinler her zaman çocuğa daha cazip gelecektir. Belirli ölçülerde ara ara tüketilmelerine izin verilmelidir. Burada bir diğer önemli nokta çocukların fast food ve çikolata gibi besinlerle ödüllendirilmemesi gerektiğidir. Ödül olarak meyve tercih edilmelidir. Çocukların özellikle beslenme çantalarına önem verilmelidir. Ara öğün olarak meyve, süt ya da peynirli sandviçler hazırlayarak daha sağlıklı öğün tüketimi sağlanabilir" ifadelerini kullandı. "Fiziksel aktivitelerini artırın" Ertuğ, çocukların fiziksel aktivitelerinin artırılması gerektiğini belirterek, "Okuldaki spor aktiviteleri desteklenebileceği gibi anne babalarıyla beraber hafif ve orta tempolu egzersizler yapmaları sağlanabilir. Eğer çocuğun kilo problemi varsa asla diyete sokulmamalıdır. Bu konuda mutlaka yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandıracak bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınmalıdır" dedi. "Öneriler" Diyetisyen Ertuğ, çocuklarda sağlıklı beslenme programının uygulanması için şu önerilerde bulundu: "Tüm aile için uygun olan düzenli yemek ve atıştırma saatleri belirleyin. Yemek zamanlarını paylaşın ve çocuklarınızla yemek yiyin. Yemek saatlerinde tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli yiyecekler sunun. Yiyecekleri kolayca yönetebilecekleri şekilde sunun. Örneğin, küçük çocuklarda boğulmayı önlemek için yiyecekleri parçalara ayırın veya ezin. Tatlıyı rüşvet olarak kullanmaktan kaçının. Meyve tabağı veya yoğurt/meyveli yoğurt gibi sağlıklı tatlı seçenekleri sunun. Çocuğunuza yiyeceği kadar yemek porsiyonları oluşturun. Fazla besin koyup, tüketemediğinde tabağını bitirmeden kalkamazsın gibi cezalandırıcı cümleler kurmak ileri yaşlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme isteğini tetikler. Farklı yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini birlikte öğrenin. Yeni yiyecekler ve tarifler deneyin. Evde tuttuğunuz abur cubur miktarını sınırlayın. Atıştırmalıklar için elinizin altında bir kase meyve bulundurun. Çocuklarınıza sağlıklı ev yapımı yemekler yerken ailece yemek yemenin önemini vurgulayın." Kaynak: İHA

Yaz aylarında su tüketimine dikkat Haber

Yaz aylarında su tüketimine dikkat

“Suyun vücut için bir çok fonksiyonu var” Suyun tüketilen yiyeceklerin vücutta işlenmesi, vücut sistemlerinin çalışması, vücut ısısının düzenlenmesi ve iç organların korunması gibi çok önemli işlerde görev aldığını dile getiren Diyetisyen Nesrin Kuran, “ Ayrıca su tüketimi vücudumuz için gerekli olan kalsiyum, magnezyum ve flor gibi temel mineralleri de sağlamaktadır. Tüm bunların aksamadan yerine getirilmesi vücudumuzda su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücudun su dengesi; solunum yoluyla, idrarla, terle ve dışkıyla atılan suyun (yaklaşık 2,5 litre), içecekler ve yiyeceklerle alınan su ile yerine konmasıdır. Vücuttan atılan suyun yerine konmaması sonucu vücut su dengesi bozulmaktadır. Bu durum özellikle bebeklerde sağlık açısından oldukça tehlikelidir.” dedi. “Her gün en az 8 su bardağı su içilmeli” Günlük su ihtiyacının kişilere ve durumlara göre farklılık gösterse de gün içerisinde en az 8 su bardağı su içilmesi gerektiğini söyleyen Kuran, Erzurum Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Bülteni’ndeki konuşmalarına şöyle devam etti, “Su ihtiyacını etkileyen en önemli faktörlerden biri sıcaklıktır. Sıcak havaların hakim olduğu yaz aylarında su gereksinimi artmaktadır. Bu yüzden yaz aylarında tükettiğimiz su miktarına özellikle dikkat etmeliyiz. Yaz aylarında vücudumuz için daha iyi bir sıvı dengesi sağlamak adına; su tüketimimizi artırmalı, suyu her zaman görünür bir yerde bulundurmalı, susama hissini beklenmeden su tüketmeli, uyanınca ve uyumadan önce 1 bardak su içmeli, her idrar sonrası 1 bardak su içmeli, sıvı ihtiyacım karşılamak için aromalı, pazlı, şekerli içecekler yerine ilk olarak suyu tercih etmeli, sıcak havalarda susama hissini artıracak baharatlı gıdalar ve paketli yiyecekler yerine sindirimi kolay, posalı, su içeriği yüksek gıdaları tercih etmeli, çay ve kahve gibi içeceklerin tüketimini azaltmalı, yoğun fiziksel aktivite yaparken su tüketimi artırmalı ve uzun mesafe yolculuklarda su tüketimini artırmalıyız.” Kaynak:İHA

Diyetisyenlerin önerdiği tarçın grubu: Tıbbi tarçın! Haber

Diyetisyenlerin önerdiği tarçın grubu: Tıbbi tarçın!

Ülkemizde özellikle kış aylarında grip ve nezle gibi hastalıklara karşı kullanımı sıkça artan tarçın, zayıflamak için diyetlerde de öneriliyor. Halk arasında çubuk tarçın olarak bilinen Vietnam tarçını, Çin tarçını ve Seylan olarak 3 ayrı çeşitte satılan tarçın yanlış kullanımda tehlike saçıyor. Tarçın deyince akla halk arasında çubuk tarçın olarak bilinen Vietnam tarçını geliyor. İnsanların doğru bildikleri yanlışlar arasında yer alan bu tarçın cinsi, insan sağlığını olumsuz etkiliyor. İçerisinde kan dengeleyici maddelerin az olmasından ve kan sulandırıcı özelliğinden dolayı uzmanlar tarafından önerilmiyor. Çubuk tarçının insan sağlığına zararı var Diyetisyen Uçar, daha çok Çin tarçınının kullanılmasını önererek, “Özellikle kilo problemi yaşayan kişiler ciddi anlamda tatlı krizi ya da karbonhidrata yönelimleri olabiliyor. Bize gelen danışanlar tatlı krizlerinden dolayı kilo problemi yaşadıklarını söylüyorlar. Bizler de onlara sağlıklı beslenmeyi öğretmenin yanında bazı besinlerden yaralanıyoruz ve bunlardan birisi de tarçın. Ben topluma baktığımda, insanlar doğru bildikleri ama yanlış yaptıkları bir durum var tarçınla alakalı. İnsanlar yanlış tarçın çeşidini kullanıyorlar. Normalde üç cins tarçın vardır; birincisi Seylan tarçını, gıda sanayinde kullanılır ve kokusu güzeldir. Bir diğer tarçın cinsi ise halk arasında çubuk tarçın olarak bilinen Vietnam tarçını, bu tarçını suya kat dediğimiz cins. Ama maalesef Vietnam tarçınında kan şekerini dengeleyici azdır ve kanı fazla sulandırma etkisinden dolayı kumarin miktarı fazladır. Bir diğer ve sizlere önerdiğimiz tarçın ise Çin tarçını yani tıbbi tarçın. Bu tarçın da kokusu yönüyle diğer tarçınlara benzese de içerik olarak tercih edilmesini istediğimiz tarçın grubu. Özellikle bazı danışanlarımız çubuk tarçın kullanmak istiyor ama o çubuk tarçının insan sağlığına zararı var. Günlük bir çubuk tarçın kullandığınızda kanı fazla sulandırabilir, bu da sebepsiz kanamalara neden olabilir. Normalde günlük kumarin miktarına göre belirlendiğinde bir çubuk tarçının üçte birini tüketemezsiniz. Bunu yerine günlük bir tatlı kaşığı olarak Çin tarçınını yani tıbbi tarçını öneriyoruz. Özellikle tıbbi çay firmalarının da tercih ettiği, doktor ve diyetisyenlerin önerdiği tarçın gurubu tıbbi tarçındır” dedi. Bitki çaylarına lezzet katabilirsiniz Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, Çin tarçınının kan dengeleyici özelliğe sahip olduğu için önerildiğinden bahsederek, “Özellikle tıbbi tarçını diyetlerde kullanmamızın sebebi insülin direnci olan kişilerde, nöbet hastası olan kişilerde ve karbonhidrat tüketiminden dolayı kan şekerinde sorun olan kişilerde kan şekeri dengeleyici özelliğe sahip olduğu için tavsiye ediyoruz. Aynı zamanda bitki çaylarını lezzetlendirmede kullanabiliriz” diye konuştu. Gereksiz besinleri almaya son! Diyetisyen Uçar, tarçının tatlı krizini önlediğinden bahsederek, “Tarçını danışanlarımıza, yatmadan önce bir bardak sıcak su içerisine 3 karanfil, bir çay kaşığı Çin tarçını, bir dilim zencefil, bir dilim limon katarak bekletmesini istiyoruz. Bu karışımı da sabah uyandığında ister ılıtarak isterse soğuk bir şekilde içmesini öneriyoruz. Güne böyle bir tarifle başlamak uyurken azımızın içerisinde oluşan mikrobiyal dengenin düzenlenmesine yardımcı olurken hem de güne kan şekerinizi dengeleyerek başlamamıza yardımcı oluyor. Ya da bitki çaylarınızda kullanabilirsiniz. Bu tarçının da kullanım sınırı var, günlük bir çay kaşığı sabah, bir çay kaşığını da gün içerisinde çaylarınıza kullanırsanız tercih edebilirsiniz. Ben karanfil gibi ağzıma almayı da çok seviyorum, tarçının o şekerli aromasını gerçekten hissediyorsunuz. Böylelikle tatlı krizlerini önler ve azınıza gereksiz besinler almanızı önlersiniz” ifadelerini kullandı. KAYNAK: İHA

'Sütlü tatlılar tercih edilmeli' Haber

'Sütlü tatlılar tercih edilmeli'

Ramazan ayının ruhuna ve amacına uygun yaşarken, bir yandan da vücudumuza besin girişini doğru yapmanın önemi üzerinde duran Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Besin tercihlerini sağlıklı olmayan yüksek yağlı, şekerli ve tuzlu gıdalara yönelmek sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir. Ramazan ayında sıvı ve besin tüketim süresinin azalması, hareketsizlik gibi sebeplerle metabolizma hızı azalır. Buna bağlı olarak günlük enerji gereksinimi de bir miktar azalır. Bilinenin aksine günlük enerji ihtiyacının yüzde 40'lık kısmını sahur, yüzde 50'lik kısmını iftar ve yüzde 10'luk kısmını iftar sonrası ara öğünler oluşturmalıdır" diye konuştu. Besin çeşitliliği sağlanmalı Sahur ve iftarda besin çeşitliliği sağlanmalı ve öğünlerin yeterli enerji, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller içermesi gerektiğini vurgulayan Uzman Doktor Güngör, "Öğün sonrası hemen uykuya geçilmemeli, besin tüketimi tamamlandıktan sonra en az yarım saat beklenmelidir. Uzun süreli açlık ve yetersiz sıvı alımına bağlı görülebilen baş ağrısı, gastrit gibi şikayetlerin oluşmaması için yeterli su-sıvı alınmalı, çay-kahve gibi içecekler sınırlandırılmalıdır. Açlık süresince mide hacminin küçülmesi sebebiyle, midenin yemeye adaptasyonun sağlanması için yiyecekler yavaş yenmeli ve çok çiğnenmelidir. Salamura, şarküteri gibi tuzlu yiyecekler sınırlandırılmalı, bu yiyecekler tüketildiğinde sıvı tüketimi arttırılmalıdır" dedi. Sütlü tatlılar tercih edilmeli Şeker içeriği yüksek yiyecek ve içecekler, şerbetli ve kızartılmış tatlılar tüketilmemesinin zararlı olduğunu, bunun yerine sütlü tatlıların tercih edilmesinin daha uygun olacağını söyleyen Dr. Güngör, "Ramazan ayına özel tatlılardan güllaç ise az şekerli hazırlanmalı ve iftar sonrası ara öğün olarak 1 porsiyon kadar tüketilmelidir. İşlenmiş karbonhidratlardan olan paketli gıdalar, hamur işleri, poğaça, börek, kek, kurabiye gibi yiyecekler yerine tam tahıl içerikli olanlar tercih edilmelidir. Ramazan pidesi tüketiminde dikkatli olunmalı, porsiyon kontrolü yapılmalıdır. Alışveriş ihtiyaçları önceden belirlenmeli ve tüketilecek kadar satın alınmalı, satın alınan besinler doğru şekilde saklanmalı, artan yemekler saklama kabında buzdolabında saklanmalı ve 3 gün içerisinde sadece 1 kez tekrar ısıtılarak tüketilmeli, artan ekmekler doğru şekilde muhafaza edilerek kullanılmalı ve israftan kaçınılmalıdır" şeklinde konuştu. KAYNAK: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.