Hayatımızdaki en büyük iletişim aracımız olan dil gelişimimiz. Düşündük mü hiç ne ara ne kadar bu kadar fazla öğrendik ana dilimizi…
Ya da nasıl öğrendik...
Ne aşamalardan geçtik her istediğimizi söyleme kıvamına gelene kadar…
Beynimizin sol hemisferinde yer alan konuşma ve konuşulanı anlama merkezimiz, beynimiz çevresel ve içsel uyaranlarla yeterli olgunluğa geldiğinde karşılık vermeye başlar.
Bunun öncesi vardır fakat…
Ağlar bebek, güler, 6. aydan itibaren agulamaya 9. aydan sonra babıldamaya başlar.
Babacandan diye sesler çıkarır.
Babalar havaya uçar ilk kelimeleri baba oldu diye…
Aslında ön konuşma hazırlıklarıdır onlar.
Sesini tanır bebek…
İstediği zaman ağzından neler çıkarabileceğini anlar..
Çevre uyarımı oldukça önemlidir.
Tabii ki dil gelişiminin paralel olduğu bilişsel gelişim de oldukça önem taşımakta…
Zengin uyaranlara maruz kalmayan çocuğun dil gelişimi de geç olur aynı zamanda bilişsel gelişimi de istenilen düzeye erişmez.
Kritik zaman dediğimiz bazı dönemler vardır ki çocuk gelişiminde oldukça mühimdir.
İlk 3 yıl dil gelişimi açısından uyarılmayan veya eksikliği hissedilmeyen ve gereken yapılmayan çocuk bu kazanımı daha geç ve geriden kazanır dolayısıyla akranlarından bir tık geride kalma durumu oluşur.
Bu onu sosyal olarak son derece etkiler.
İletişim kurmakta zorlanan çocuk çoğu kez kendi isteği ile iletişimden çekilir, arkadaşları tarafından anlaşılmayan çocuklar oyunlara dahil edilmeyebilir.
Bebeğin anne karnındaki yolculuğundan itibaren onunla konuşmak, doğduğu günden itibaren ona kitaplar okumak, sorular sorarak cevaplarını vermek, nesnelerin isimlerini kullanarak ona tanıtmak, onun dil gelişimini desteklerken aslında bilişsel gelişimine de en büyük katkıyı sağlamış olacaktır.
Beyin kıvrımları arasında yer alan nöronlar sinaps yaparak öğrenme ve dil edinme gerçekleşmiş olacaktır.
Başlarda minik kelimelerle kısa konuşan çocuk, zamanla sol beyin hemisferi gelişimini tamamladıkça ve olgunlaştıkça derin manaları da anlayacak ve artık anadilini tam olarak kullanabilecektir.
İletişim kuracak, sosyalleşecek, bilişsel olarak da yaşının gerektirdiği olgunluğa erişecektir.
Bazı doğuştan veya kalıtsal olarak gelen rahatsızlıklarda bu durumlar meydana gelmeyebilir.
O nedenle ebeveynler çocuklarını her zaman gözlemlemeli ve hissettikleri bir durumda uzman ile görüşerek geç olmadan önlemi alınmalı ve tedavisi yapılmalıdır.
Şu da unutulmamalıdır ki her çocuğun bireysel farklılıkları vardır.
Bazı çocuklar 6 ay, 1 yaşında babıldamaya başlarken bazı çocuklar 1,5 yaşında bunu gerçekleştirirler.
Burada önemli olan kriter anlama durumlarıdır.
Çünkü ne demiştik, dil gelişimi bilişsel gelişim ile paralel olarak gelişmekte, sadece fiziksel olarak ayrımlar bulunmaktadır.
2 yaşına doğru hâlâ tek tük edilen kelimeler mevcut değilse bir çocuk gelişim uzmanından yardım alınmalı ve onun yönlendirmesi ile gerekli terapi ve destekler alınması gerekmektedir.
Unutmayalım çocuk beyni ilk 3 yılda en hızlı, 6 yılda erişkin beynine yakın gelişmiş duruma gelir.
Bu nedenle diyoruz erken çocukluk dönemi çok önemli.
Zengin uyarıcılar ve donanımlı bir sosyal çevre onlar için pahalı oyuncaklardan çok daha kıymetli ve önemli.
Çocukça düşünerek çocuklarımıza çocukluklarını yaşatalım.
Çocukça kalın