İş hayatında işverenler açısından ortaya çıkan, gerek ekonomik gerekse piyasanın getirdiği bir takım engellerin yanı sıra, söz konusu üretimin gereği gibi yapılmasında iş gücünü sağlayacak kimselerin, yani işçilerin seçilmesi olukça mühim bir konudur. Diğer taraftan üretim sürecinde aktif olarak yer alan işçiler açısında da, kendi haklarını özgürce ve önlerine hiçbir engel çıkmadan kullanabilecekleri bir işyerinde çalışmak önem arz eder. Dolayısıyla bu çift taraflı hizmet ilişkisinin başlamasından evvel taraflar; tabiri caiz ise birbirlerinin huyunu, suyunu öğrenmek için kendilerine belirli bir süre tanımalıdırlar. İşte tam bu noktada kanun koyucu, hem işçi hem de işverenin sözleşmeyi devam edip ettirmemeye karar vermelerine ve birbirlerini tanımaya yardımcı olacak “deneme süresi”nin sözleşmelerde yer alabileceğini hükme bağlamıştır.

DENEME SÜRESİNİN AMACI

Her şeyden evvel taraflar denemesüresi ile birbirlerinin iş disiplini ve çalışma koşulları hakkında bilgi sahibi olma imkânı elde edeceklerdir. Bu sayede ileride ortaya çıkacak olası uyuşmazlıkları da öngörme ve erken müdahale etme fırsatına sahip olacaklardır. Bilindiği üzere işçi – işveren arasında meydana gelen uyuşmazlıklar hukuki süreçte her iki taraf için de yıpratıcı olmaktadır.Deneme süreli çalışma bu uyuşmazlıkları en aza indirgemede yardımcı bir kurum niteliği taşır.

Söz konusu deneme süresi kendiliğinden hizmet akdinde yer alan bir şart değildir; tarafların bu noktada anlaşması gerekmektedir. Sözlü olarak yapılan iş akitlerinde deneme süresinin varlığını ispatlamak oldukça güç olacağından,  taraflara salt deneme kaydını ele alan ayrı bir metnin düzenlenmesi önerilir. Herhangi yazılı bir kaydın bulunmaması halinde ise;sözleşmede deneme süresi bulunduğunu iddia eden taraf bunu ispatla yükümlü olacaktır.

AZAMİ DENEME SÜRESİ

Adı üzerinde bu süre “deneme” ve karşılıklı birbirini tartma amacını taşıdığından, iki tarafı da uzun süreler boyunca mağdur etmeyecek ve makul sayılabilecek nitelikte olmalıdır.  Bu nedenle İş Kanunu’nda deneme süresinin en fazla iki ay olacağı, toplu iş sözleşmesi söz konusu olduğunda ise bu süreninmaksimum dört ay olarak belirlenebileceği kabul edilmiştir. Kanun tarafından belirlenmiş bu süreler “yasal azami” süreler olarak belirlendiğinden, her ne kadar taraflar deneme için kendi aralarında daha uzun süreler belirlemiş olsa da bunlar deneme süresi olarak kabul edilmeyecektir.

DENEME SÜRESİNDE HAKLAR

İşçiler açısından ise en çok kaygı yaratan husus, söz konusu süreler içinde gerçekleştirmiş oldukları çalışmaların karşılığını alıp almayacakları ve bu konuda hak kaybı yaşayıp yaşamayacaklarıdır. Bilinmelidir ki, işçilerin normal zaman çalışmalarında sahipoldukları ücret ve diğer hakların hak edilmesi noktasında deneme süresinin hiçbir farkı bulunmamaktadır.İşçi deneme süresi boyunca tam maaş almaya hak kazanacağı gibi söz konusu çalışma süreleri yıllık izin belirlemesinde de hesaba katılacaktır. Yine işçinin özlük hakları ve kıdem süresinin değerlendirilmesi açısından da deneme süresinin normal çalışma süresinden hiç farkı olmayacaktır.

Pek çok hak ve işleyiş açısından normal süreli çalışma gibi olan deneme süreli çalışmanın farkı tazminatsız fesih noktasında ortaya çıkar. Deneme süresinin en büyük özelliği olan ihbar tazminatı konusunda;her iki taraf söz konusu deneme süresi içerisinde iş sözleşmesini,bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız olarak feshedebilme hakkına sahiptir. Kanun koyucu bu sayede tarafların aradığı şart ve kriterlere uygun olmayan kimseler ile çalışmama noktasında karar verme ve iş ilişkisini tek taraflı olarak feshetme imkânı sağlamıştır.