Cumhurun sahip çıkmadığı Cumhuriyet rejimleri, askeri vesayet ile Askeri Cunta ya da çoğulculuk anlayışının getirdiği sivil darbe sonucunda diktatörlüğe dönüşür. Tarih boyunca halklar bunun binlerce örneğini ve acı sonuçlarını yaşamıştır. O yüzden Cumhuriyet halkın iradesinin tecellisi olan demokrasi ile taçlanmazsa anlam taşımaz.

Türkiye’de 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen bir asra yaklaşan ve devletler açısından çok da uzun olmayan ömründe çok kez darbe yaşadıysa bunun asıl sebebi halkın kendi gücünün farkında olamamasından kaynaklanıyordu. Demokrasinin yaşaması için vatandaşlık bilincine sahip olması gerekir. Tarihi boyunca asker millet sıfatından sıyrılamayınca vatandaşlık askerlik yapmak ile sınırlandırılan bir sıfat oluyordu. Bu da askerlere vesayet hakkı doğurunca ülkenin kaderi muhtıralarla, darbelerle iğdiş ediliyordu.

Oysa ileri toplumlarda Vatandaşlığın iki önemli unsuru seçimlerde oyunu özgür kullanma ve vergi ödemektir. Orta Doğu ve Afrika’da ülkelerin kaderi kralların ya da seçilmiş kralcıkların eline terk edilince her şeyi sizin adınıza düşünenler sayesinde açlık, sefalet, baskı ve faşizm kaderleri oldu.

O nedendir ki; insanlar denizde boğulma pahasına akın akın demokrasinin hâkim olduğu Cumhuriyetler doğru yollarda öleceklerini bile bile gidiyorlar. Bunun tersinin neden olmadığını insanın fıtratında bulabilirsiniz.

15 Temmuz 2016’ya kadar bu ülkede gece uykusu kaçanmuhtıra yazardı. Erken kalkan tanklarla sokaklarda gezerdi. Kafaya koyan da TRT’yi basıp bildiriyi yayınlar ve demokrasiyi bizim adımıza rafa kaldırırdı.

Çalışan, üreten vergi ödeyen ve devleti besleyen halk gelen ağam gidene paşam diyerek kaderine razı olurdu. 657’li memurlar da bizim adımıza bizi asıp keserlerdi.

15 Temmuz gecesi bu iş bitti. Halk herkes işini yapsın. Köprüler, sokaklar ve TBMM’de benim dedi ve ölümüne vatandaşlık namusunu korudu. Herkes işinin başına dedi. Hem de devletin kılcallarına kadar giren FETÖ mikrobuna rağmen parasını kendisinin ödediği mermilere göğsünü siper etti.

Şimdi artık demokrasi zamanı geldi ve kendi işimizi kendimizin nasıl göreceğini öğrendik. Bize Arap baharı falan lazım değildir. Arap’a sipariş getirilen baharın halka neleri yaşattığını izliyoruz.

Büyük millet olmamızın yanına birazcık vatandaşlık bilincini eklersek Türkiye’de uykusu kaçan ya da erken kalkan darbe değil üretim düşünür.