Göçtürk Federasyonu’na bağlı Cebel Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Gürçay Cem ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Mestanlılar Nilüfer Lokali’ne ‘Hayırlı Olsun’ ziyaretinde bulundu.

Sevinç ÇELEBİ

Göçtürk Federasyonu’na bağlı Cebel Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr.Gürçay Cem ve Yönetim Kurulu Üyeleri, geçtiğimiz gün Bursa’da Mestanlılar’ın destekleriyle inşa edilen, dünya ve olimpiyat şampiyonumuz Naim Süleymanloğlu’nun da adının verildiği Mestanlılar Nilüfer Lokali’ne ‘Hayırlı Olsun’ ziyaretinde bulundu.

 UYUM İÇİNDE DEVAM

Samimi ortamda geçen ziyarette, Cebel Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Gürçay Cem ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Mestanlı Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Öztürk’e lokalin hayırlı olması temennisinde bulunarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm sivil toplum kuruluşları ile uyum içerisinde ve birlikte hareket etmeye devam edeceklerini söyledi.

FİKİR ALIŞVERİŞİ

Hayırlı olsun ziyaretinde hoş sohbet ve camiadaki güncel konuların yanı sıra, Bulgaristan’da yaşanan gelişmeler hakkında da görüş alış verişinde bulunuldu. Mestanlı Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Öztürk ise ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek misafirlere teşekkür etti.

***

BU NASIL BİR NEZAKETSİZLİK!

Ne yazık ki hala, toplu taşıma araçlarında ve bekleme noktalarında, özellikle de engelli vatandaşlar, gaziler, hamile kadınlar ve 65 yaş üzerindeki kişiler kendileri için ayrılmış bölümlere oturamıyorlar.

Bu projeye şehirlerde olduğu kadar, köyler arasındaki otobüslerde de uyulmuyor.

Sözüm ona; Hat d/17 Babasultanköyü’ne giden araca. Kendileri için ayrılmış bir bölüm olmadığı gibi, yukarıda belirttiğim gruplar için otobüste uyarı da yok. Halkın bilinçlendirilmesi için, araç içine yazılar yazılmasını rica ediyorum. Çünkü bu şekilde az da olsa bir bilinç sağlanacağını düşünüyorum. 

SIK SIK TARTIŞMALAR OLUYOR

Çünkü her gün, özellikle de sabah ve akşam saatlerinde deneyimlerim sonucu, aracın kapasitesinin insan kapasitesinin çok fazla olduğuna şahit oluyorum. Her gün gözümüzün önünde oturmaya ihtiyacı olan bu kişiler ayakta seyahat etmek zorunda kalıyorlar ve bu sebepten dolayı sık sık tartışmalar yaşanıyor.

OTURDUKLARI YETMEZMİŞ GİBİ BİR DE YER TUTUYORLAR

Bu durumu yaşamamak için ya ilk duraktan binmek zorundasın (o da imkansız), ya da şans senden yanaysa şayet, vicdanlı bir kişinin kalkıp sana yer vermesini bekleyeceksin. İlk duraktan binen kişileri bizler arımızda ‘Şanslı kişiler’ olarak adlandırdık. Çünkü bir tek onlar oturma şansı yakalıyorlar. Oturan kişiler, oturdukları yetmezmiş gibi bir de akıllı telefonlarıyla diğer tanıdıkları grup ile iletişime geçerek onlar için çanta koyup yer tutuyorlar. Bu da sözün bittiği yer!

DÜNYA İLE İRTİBATI KESİYORLAR

O dakikadan sonra, oturan kişinin başına ister yaşlı, ister çocuklu, hasta, bedensel engelli, bitkin, kısacası sizden daha zor durumda ve oturma ihtiyacı olan… kim gelirse gelsin, dünya ile irtibatı kestikleri için, ister bilinçli deyin ister bilinçsiz için bir tepki ve dahi yer verme eyleminde nezaketinde bulunmuyorlar.

İşin en acı tarafı da, tüm sos çığlıklarımıza ve tüm yaşanıp bitenlere bolca şahit olan, gerek söz konusu araçlarda “sorumlu yetkililer”, gerekse şikayet ettiğimiz ilgililer de bir türlü oralı olmadılar ve bu yoğun saatler için çözüm üretme yoluna gitmediler. Ayıptır yahu! Kul çekse, Allah çekmez. Lütfen herkes üzerine düşeni yapsın artık. Araçlar büyütülsün, çoğaltılsın, yaşlılar ve ihtiyaç sahipleri de kullar tarafından görülmezden gelmesin. Üç günlük dünya olduğunu kimse unutmasın…

Saygılarımla

Mert SEZGİN

 ***

ÇÖP KOKUSUNDAN NE ZAMAN KURTULACAĞIZ!?

Anlamsızca şehrin göbeğine yapılmış bir çöplük yüzünden, gün içerisinde sık sık evlerimiz çöp kokusuyla doluyor. Kışın ‘hadi bir çare’ ancak yazın bu durum vahim hal alıyor. Ne kapı ne cam açamıyoruz, buna rağmen yine de kurtulamıyoruz. Çünkü camları kapatıyor, ancak bu sefer de eve dolan kokuyu dağıtmak için bir yol bulamıyoruz.

Haliyle mahallemizde her gün birileri çöp kokusundan ya istifra ediyor, ya bayılıyor ve ya bunalıyor Özellikle de rüzgar estiğinde dayanılmaz hal alan koku insanı hayattan soğutuyor. Bildiğiniz ‘bezdik!’

ALLAH ISLAH ETSİN

2018-2019 yılında, belediyelerin işlerine gelen her türlü proje için bolca para akıttıkları bir dönemde insanları bu çöp kokusuna mahkum etmek, zulümdür, ayıptır, günahtır. Ve bu konuyu defalarca kez belediyelere bildirdik. Ancak nafile!

Ve şimdi önümüz önce bahar, sonra da kısmetse yaz! Ancak biz buna sevinemiyoruz. Çünkü güzel yaz günlerinde yine camlarımızı açıp oturamayacağımızı iyi biliyoruz. Ne diyelim? Yazıklar olsun! Ve nasılsa bizi hiç kimse duymadığından, ‘Allah ıslah etsin’ demenin dışında daha diyeceğimiz hiçbir şey kalmadı geriye. O yüzden bir kez daha sıkıntımızı aktarıyor ve dileriz bu kez bir duyanımız olur.

 Geçit Mahallesi Sakinleri

 ***

BOŞA AKMASIN!

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi - Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıklar bölümünün dikkatine

13 Mart 2019 (Çarşamba günü) rahatsızlığım sonucu, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 1. Katta bulunan Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıklar bölümüne gittim. Tahliller yapıldı ve sonuç bekledim. Beklerken de tuvalete kadar gittim ve gördüm ki tuvaletin birindeki çeşme sürekli akıyor. Her ne kadar çeşmeyi kapatmaya çalışsam da başaramadım ve çıkışta görevli personele durumu bildirdim.

HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM

Ve 15 Mart (Cuma günü) tekrar hastaneye gittim. Aklıma takıldığı için her ne kadar tuvalete hususi olarak gitsem de, bir yandan da ‘muhtemelen arıza daha o gün giderilmiştir’ diye düşündüm. Ancak koridordan daha akan çeşme sesi geldiğini duyunca hayal kırıklığına uğradım. Bırakın arızanın giderilmemiş olduğunu, eskiye göre su çok daha fazla akıyordu.

BİR YUDUM SU HAYAT KURTARIRKEN

Yeri gelip yağmur duası yaptığımız, kuraklık olmasın diye korktuğumuz, bir yudum suyun hayat kurtardığını bildiğimiz halde, hastane gibi bir yer neden bu duruma izin veriyor açıkçası anlayabilmiş değilim. Hadi diyelim ki benim söylediğim personel bunu gerekli yere iletmedi. Hastanede çalışan veya temizlik personelinden hiç mi kimse mi bu durumdan etkilenmiyor? Bu nasıl bir zihniyet ve anlayış?

BAŞHEKİMLİĞİN DİKKATİNE

Bu sebeple bende duyarlı bir vatandaş olarak, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliğine durumu bildiriyor ve gereğinin yapılmasını önemle arz ediyorum. Çünkü ben bu durumun birkaç günlük kısmını biliyorum? Ya gerçek nedir? Ne zamandır bu çeşme bu şekilde ve boşa akıyor… Bilen var mı? Sanmıyorum olduğunu…  

 Saygılar

 Sevgi TELEK