Balık hafızası meselesini,elbette sadece, sayın Cumhurbaşkanımızla hasbihalle sınırlı tutmak mümkün değil; diğer siyasi parti liderleri de, eski söylediklerini unutmuş görünüp; bizi balık hafızalı sanıyor.

15 Temmuz, bölünme sürecine girmiş MHP‘ye ve bu süreci 7 Haziran seçimleri sonrası yanlış yöneten sayın Bahçeliye bir nefes aldırdı..

“ Ey ülkücüler, ‘devlet ebet müddet ‘ tehlikededir, gün, dağılmak günü değil, beraber olmak günüdür.” Diyerek çözülmeyi durdurmaya değil ama dondurmaya muvaffak oldu.

Allah için, tereddütsüz, saniye bile  kaybetmeksizin rejimin ve meşrû hükûmetin yanında oldu..

Sonra da,  7 Haziran seçimlerinden sonraki  hatalarını telâfi etmek istercesine, başka bir hamleyle, memleketin gündemine kısmî anayasa değişikliği teklifini  soktu..

Meral Akşener, Sinan Doğan,  Koray Aydın, Ümit Özdağ ters köşeye düştüler.

Sonra, darbecilere meydan okuyuşu dolayısıyla devlete gönül vermiş ülkücülerin ilgisini çekmeyi başarmış olan Cumhurbaşkanı’na artan teveccühü durdurmak için, idam cezasını Onunla yarışırcasınaülkemizin gündemine getirdi.

Evet, bizim hafızalarımızı balık hafızası sanarak..

O zaman biz deöğrenmek istiyoruz saf saf sorarak.

Sayın Bahçeli,  Abdullah Öcalan’ı kucağınızda bulduğunuzda, O’nu elleriniz  ile boğmak yerine, mahkemenin verdiği idam kararını meclise sevk etmeyip,Ecevit’le birlikte Başbakanlıkta  bekletmediniz mi? İdam kararının kaldırılmasına destek verip, bu alçağı,  özel bir adada istirahate sevk etmediniz mi?

Sonra da, Erzurum’daki parti mitinginde, AK Parti’ye, “Hadi idam istiyorsan, al “ diyerek, yağlı ip atmanı yutmamızı beklemeniz, bize haksızlık değil mi?

Üstelik sizin Abdullah Öcalan konusundaki tutumunuz balıkların hafızasında bile silinmemişken.

İdam Cezasının yeniden getiremeyeceğiniz bile bile, meydanlardayeniden getirecekmiş gibikonuşmanız, doğrusu ne size, ne de Sayın Cumhurbaşkanına yakışıyor.

Ya sevgili Cumhuriyet Halk Partililer? Ben onlara şimdiye kadar ne demedim ki de, şimdi yeni şeyler söyleyebileyim?

Hürriyet Gazetesi’nin birkaç gün evvel attığı “  Karargâh rahatsız “ başlığını sabahın ilk saatlerinde birbirinize, bir 27 Mayıs’a yeniden kavuşmak sevinciyle duyurduğunuzu, bu sevincin genlerinizde yaşadığını unutmamızı mı bekliyorsunuz?

Ayıp ediyorsunuz..

Bir taraftan “Referandumda CHP bayrakları ile çalışmayacağız “diyorsunuz da, o bar bar bağırmayı siyaset sanan, bir hafta evvel “ ‘Evet’ çıkarsa  iç savaş çıkar “ diyen o Somalı çocuğu susturamıyorsunuz..

Önceki gün yine, 20 yıl Ecevit’in Merve Kavakçı’ya mecliste bağırması gibi, bu sefer de O Merve Kavakçı’nın kız kardeşine bağırıyordu..

Bu sesi duyup da, sizin meydanlara bayraksız çıkmanızı, evlere rozetsiz ziyaret yapmanızı nasıl bir iyi niyet unsuru sayabiliriz ki?

Biz balık hafızalı mıyız?

OMerve Kavakçı’nın  mecliste yemin etmesini önlemek için, 20 yıl evvel meclisi adeta 27 Mayıs öncesi İstanbul  Beyazıt meydanına çeviren siz değil miydiniz?Sonra da,  gidip Ümraniye’de çarşaflı kadınlara CHP rozeti takmamış mıydınız? Birkaç ay sonra da, o rozetleri unutup, başı örtülüleri hüküm  kürsüsünden indirtmemiş, barolardan attırmamış, kamu alanından kovdurmamış mıydınız?

İlk  milletvekili seçimlerinde, bunları unutup  baş örtülü aday aramamış mıydınız?

Yahu kardeşimbi dur. Ya orada dur, ya  burada..

Bir oraya, bir buraya sıçrarsan, yerin belli olmaz. Oradan buraya , buradan oraya sıçrarken,   boşalttığın yere birileri çöküyor; yersiz yurtsuz kalıyorsun.

Çünkü biz balık hafızalı değiliz.