Çifte standartların, adam sendeciliğin ardı arkası kesilmiyor. İktidar bir yasa çıkarıyor; kimi maddelerini uyguluyor ama kimi maddelerini erteledikçe erteliyor. Madem bir yasa çıkarıyorsunuz adam gibi arkasında durun, uygulayın. Öyle tehlikeli ve çok tehlikeli olan kısmını yürürlüğe koy. Az tehlikeli olanı salla gitsin.  Bu ötekileştirme bu iş sağlığını ve güvenliğini hiçe sayma değil de nedir?  Neden mi? Bahsediyorum; Tabii ki iş sağlığı ve güvenliğinden Hatırlanacağı üzere 2013 yılında işyerlerinde İş güvenliği uzmanı ve İşyeri Hekimi görevlendirme zorunluluğu kamu kurumlarıyla, 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için kanun yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girecekti.  Peki, girdi mi? Ne gezer.  Ertele babam ertele. Önce Ocak 2016’ya sonra Ocak 2017’ye şimdi ise bakanlık, hem yürürlük tarihini 2020’ye ertelemenin derdinde, hem de iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu getirilen çalışan sayısı 10’da 50’ye çıkarılıyor. Yani bir işyerinde çalışan sayısı 50'den az ise iş güvenliğine ihtiyaç yok demeye getiriliyor. İyide kardeşim baştan neredeydiniz? Bakanlığın az tehlikeli işyerlerindeki iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğunun yürürlüğünün ertelenmesine dönük çalışmalara Bursa İş Sağlığı ve Güvenliği Derneği (BİGDER) tarafından sert tepki var. Dernek Başkanı Erman Aydıngün işyerlerinin yapılan yasal düzenlemeyle çok tehlikeli, tehlikeli ve az tehlikeli olmak üzere üç sınıfa ayrıldığını belirterek, “İşyerlerinde, İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri hekimi görevlendirme zorunluluğu; Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için kanunun yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra (1 Ocak 2015 tarihinde) yürürlüğe girecekti. Ancak, pek çok konuda olduğu gibi insan canıyla ilgili olan bu konuda da ertelemelerle bugünlere gelindi. Yapılan olumsuz değişiklikler Kanunun bütünlüğünü bozdu ve işverenler tarafından bu kanuna olan güven azaldı. Öyle ki, son 15 yılda seçim ve referandum cenneti haline gelen ülkemizde, hayati önemi olan bu kanunda seçim malzemesi gibi kullanılarak, bazı maddeleri sürekli olarak ertelendiğinden, 1 Ocak 2014’den itibaren İş Güvenliği hizmetlerini alma zorunluluğu bulunan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinin pek çoğunun da, ‘nasıl olsa bir şey olmaz’ mantığına bürünerek, bu hizmetleri almadıkları aşikardır.  Bununla birlikte, maalesef İş kazalarında ölümler ise 5 yılda iki kat arttı” diyor ve şunları ekliyor: “Temmuz 2016’da yapılan değişiklikle, Az Tehlikeli sınıfta ve çalışan sayısı 10 kişinin altında olan işyerlerinde, her biri Mühendislik Fakültelerinden, Fen Edebiyat Fakülteleri’nin Fizik-Kimya-Biyoloji bölümlerinden, Teknik Eğitim Fakültelerinden veya İş Güvenliği Teknikerliği bölümünden mezun olan, bunun üzerine ilave olarak 220 saatlik eğitim alan ve ÖSYM’ nin yapmış olduğu oldukça zorlu sınavlardan geçer puanı alarak unvanlarını almaya hak kazanan İş Güvenliği Uzmanları’nın yaptıkları işi, Bakanlıkça verilen kısa bir eğitim sonucunda İşveren/İşveren Vekilleri’nin yapabileceği şekle dönüştürülmüştü. Şimdi de bu yeni yapılması teklif edilen değişiklikle, 10 kişi olan bu sayının 50 kişiye çıkartılması istenmektedir. Yani bu durum açıkça; “Eyyyy İş Güvenliği Uzmanları siz kimsiniz ki, ne iş yaparsınız ki, sizin yaptığınız işi, benim bu konuda hiçbir eğitimi olmayan esnafım da yapabilir” anlamına gelmektedir. Bu bir mesleki itibarsızlaştırmadır. Bunun da ötesinde çalışanı 50 kişiden az olan işyerlerinde çalışan insanları ötekileştirmektir” İstekleri net; Uygumla sulandırılmasın, yürürlük tarihi ertelenmesin havuz sistemi uygulansın, iş kazalarına dur denilsin.  Malum iş kazalarında karnemiz oldukça kötü… Sıfır iş kazası hedefiyle yola çıkan hükümetin bu konuya yaklaşımı merakla bekleniyor.