Saklanmış değerli bir mücevher,  Kapadokya.  Masal diyarı tadında bir coğrafya.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı haftasında birkaç günlük tatilimi Kapadokya’da geçirmek istedim. Hayalimdi ve gitmek için en güzel zamandı. Çünkü sonbaharda bir başka güzel oluyor Kapadokya…

Kapadokya tatilinde neler yapılır derseniz; kesinlikle yeraltı şehirlerine inmenizi tavsiye ederim. Eşi, benzeri olmayan bu yer altı şehirleri düşman saldırılarından korunmak için savunma amaçlı inşa ettirildiği söyleniyor. Kronik hastalığı olan, özellikle astım hastalarının buraya girmesi yasak.  Dar tüneller ve derinlik klostrofobisi olan kişiler için biraz zorlayıcı olabilir.  Tek kişinin geçebileceği alanlar çok fazla. Yer altına indikçe nefes almakta zorlanmaya başlıyorsunuz. Sıcaklık fazlasıyla artıyor.  O yüzden kalın giyinmeyin. Yoksa benim gibi üstünüzden çıkardığınız kıyafetleri elinizde taşıyarak gezmek zorunda kalırsınız.

Şunu fark ettim; hani geçmişte böyle mağaralarda, yer altı şehirlerinde yaşamış insanlara ‘ilkel insan’ diyoruz ya; Kesinlikle ilkel değiller, hatta o dönemin şartlarına, imkânlarına göre bizden daha da ilerlemiş durumdalarmış. Teknolojinin hiç olmadığı bir dönmede sadece bir grup insan aklıyla o yer altı şehirlerinin havalandırma sistemleri, erzak odaları, ahırları, kiliseleri, su kuyuları, tuvaletleri, toplantı odaları, o döneme göre fazla ileriymiş atalarımız.

Ya inanır mısınız bizim şu an evlerimizi karıncalar, böcekler basarken,  o yer altı şehirlerine bir tane bile örümcek, böcek, karınca girmezmiş. Gezdiğim sırada da hiç rastlamadım.

Ayrı bir sanat eseriydi. Kesinlikle görülmesi gereken yerlerden bir tanesi…

BALONLAR HARBİ UÇUYOR!

Bu eşsiz coğrafyaya gelmişken Kapadokya’nın simgesi haline gelen sıcak hava balon turlarını da unutmamak gerekir.

Ya da unutsanız da olur. Ben unuttum da…

Balonlara binemedik. Üzgün müyüm?

Asla değilim.

Normalde sezona göre fiyatta farklık gösteren balonlar 700-900TL arası değişirken, 29 Ekim haftası tam 1300 TL olmuş.

Çok güzel olmuş! Balonlar harbi uçuyor.

Cep falan yakmak değil bu, cebimiz direk alev alıyor. Kül olmuş.

Balonlar için özgürlüğü doruklarına kadar hissedebileceğini söylüyorlar.

Kardeşim! Neyi nasıl hissedersin bilmiyorum ama bir dağdan alıp hemen yanındaki dağa bırakıyor. Haberin olsun.

Özgürlükmüş! 1300 TL ile daha özgürüm ben.

Neyse izlemekte çok keyif vericiydi ama…

KENDİNİ YARIŞ ATI PİSTİNDE SANAN GÜLİN

İnsanların otomobille giremeyeceği, yürüyüp de göremeyeceği, o kadar güzel yerler var ki…  ATV turlarıyla buraları görme imkânınız var. Peri bacalarının arasında ATV turuna katılmakta inanılmaz keyif vericiydi. Benim için keyif vermenin yanında birazda adrenalin doluydu. Çünkü kural tanımayan Gülin, görevli tarafından 63482456’ncı uyarısını almasına rağmen en öne geçme hayalleri kurarken kendini birden yarış atı pistinde sandığı için ufak bir kaza geçirdikten sonra uyarıların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştı. Anlamıştı da akıllandı mı sanmıyorum…

PERİ BACASI DEĞİL PERİ MASALI GİBİ…

Peri bacalarının eşliğinde birbirinden güzel vadilerde yürümek yapılabilecek diğer aktiviteler arasında yer alıyor.  Görüntüsüyle büyüleyen peribacalarının hikâyesi de peri masalı gibi… Hikâye, zamanında patlayan volkanlardan taşan lavlarla başlıyor. Lavlar platolara inerek yaklaşık 150 metre kalınlığında tüf tabakaları oluşturmuş. Yıllar içerisinde rüzgârlar ve sellerin etkisiyle aşınmalar yoğunlaşınca günümüze bugünkü masalsı peri bacaları ortaya çıkmış. Her bölgede görülecek ayrı güzellikler olduğu için vaktiniz varsa hepsini ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Benim için çok güzel bir deneyim oldu. İlk defa gittim ama asla son olmayacak.