90’lı yıllarda Türk futbol tarihine damga vuran üçlü vardı. Oynadıkları takımın 'Metin-Ali-Feyyaz üçlüsüydü..
futbolu hakkıyla oynayan zamanın en iyi oyuncuları arasındaydılar.
Çok yetenekli, başarılı,sahada koşan, taraftarın gözbebeği,üniversiteli gençlerdi.
Teknik direktör Gordon Milne, eşliğinde şampiyonluklara imza attılar. 
O soğuk adam denilen ama bir babacanlık abidesi olduğunu öğrendiğim hoca ile Bursaspor bile çalışmıştı. 
Oynadığı takımda bu üçlü yenilmemeyi bilmekten çok kazanmayı çok iyi önemsemişti. 
Buradaki en önemli sır ,oyuncuların muhteşem uyumuydu. onlar takımın omurgasıydı...
Yıllarca birlikte, oynadılar ve takımlarını şampiyonluğa taşıdılar. O dönemin,oyuncuları birbirinden yetenekli olup taraftarın da sevgisini kazanmışlar disiplinli kadro, antrenör Gordon Milne eşliğinde bir çok başarılara imza atmışlardı.
Aile ortamı çıkarsız birbirine güvenen bir ortamda futbolun hakkını veren oyuncular o dönemde genç kızların hayranlığını kazanmışlar.
Genç kızlar o dönemde odalarına Metin-Ali-Feyyaz’ın posterlerini asarlardı.
Bunu bende yazmadan geçemeyeceğim; Metin Tekin (Sarı Fırtına) lakabıyla tanınan oyuncunun posterlerini ben de odama asmıştım.
Benim favorim ve hayran olduğum futbolcu Metin’di...
Lise yıllarında çok sevdiğim ve şu an halen görüştüğüm arkadaşım Gülçin de Feyyaz Uçar hayranıydı.
O zamanlar Fotospor ve Fotomaç gazetelerinde yayınlanan posterleri keser bazen yalnız kaldığımızda odamızda duvarda fotoğrafı ile konuşur hayaller kurardık. Güzel günlerdi... 
O zaman bir futbolcu furyası ve hayranlığı vardı. Şimdiki gibi, pop sanatçıları veya dizi oyuncuları revaçta değildi... 
O güzel dönemde futbolculara ilgi, merak büyüktü. Hem yakışıklıkları hem de kültürlü, bilgili ve başarılı oyuncu olmaları onları şanslı kılıyordu.
Türk futboluna emeği geçmiş olan oyuncularımız şimdilerde futbol kulüplerinde antrenörlük yaparak gençleri yetiştiriyor, eğitiyor ve futbola yeni isimler kazandırmak adına ellerinden geleni yapıyorlar.
Türkiye sizi taraflı tarafsız hep sevdi... 
Sevmeye de hala devam ediyor...
Ne mutlu arkalarında böyle iz bırakabilenlere...