Liglere  verilen bu arayı iyi değerlendirmemiz çok önemli.  Puan tablosuna  baktığımızda, kaybedilmiş hiçbir şey olmadığı gibi, kazanılmış hiçbir şeyin de olmadığını kesinlikle söyleyebilirim.  İbrahim Hoca gerçekten güzel bir başlangıç yaparak bilindiği üzere gereksiz 3 futbolcuyu kampa götürmedi. Bu arkadaşların yerleri başta olmak üzere ilaveten bir iki mevki ye daha nokta transfer yapılması gerektiği kanaatindeyim. 
Bu bağlamda Süper Lig'de ilk yarıda toplamış oldu puanlara güvenen Denizlispor, Süper Lig'e çıkmasında büyük katkı sağlayan 3 futbolcusuyla  anlaşmalarını fes etmiş durumda. Bu üç  futbolcu gerçekten geçtiğimiz sene hem asist, hem gol bakımından 1. ligde yabana atılmayacak bir performans ortaya koydular ve bu bağlamda da bütün iddialı 1. Lig takımlarının kadrolarına katmak istedikleri futbolcular. Yönetimin bu yüzden elini çabuk tutması lazım. Benim kanaatim odur ki, bu üç futbolcuyu  alacak takım büyük ihtimalle Süper Lig'e çıkacak. Birbirlerini de iyi tanıdıklarından takıma alışma dönemi olmadan hemen adapte olacaklar. Çünkü devre arasında gelen transferlerin  alışma, takıma uyum sağlama, gibi pek zamanları olmuyor bildiğiniz üzere… 
 
***
 
Bir diğer değinmek istediğim konu, takımımızın ilk yarıdaki  birçok maçında, hakem hatalarına maruz kalması dikkat çekiciydi. İç sahada bile pek fazla seyirci baskısı kuramamanın neticesinde birçok kere aleyhe kararlar, penaltılar verildi. 
En önemlisi de bu duruma rağmen hakemlere ,MHK’ya yönetimden cılız sesler dışında herhangi bir tepki gelmemesiydi.  
Bu konuyla ilgili geçtiğimiz seneyi hatırlamamız lazım. “Var”ın  ilk yılında en çok “var” kararıyla puanı çalınan takım Bursaspor oldu. Herkes hatırlar, spor gazetelerinde puan durumları  “var” olmasaydı şöyle olacaktı, 
“Var”dan şu takım şu kadar kazançlı çıktı, şu takım şu kadar zararlı çıktı diye puan durumları oluşturuyordu ve bu puan tablolarında  en çok zararı gören takım Bursaspor’du. Durum böyle olmasına rağmen maalesef geçen sene büyük hayal kırıklığı Ali Ay’dan herhangi bir ses çıkmıyordu. 
Yönetimden birkaç kişinin yine cılız serzenişler de bulunduğunu daha dün gibi hatırlıyorum. Futbol Federasyonu ile arayı bozmamak, MHK  ile ilişkileri koparmamak adına ve tabii federasyondan gelebilecek paraları da düşündüklerinden pek Federasyon ve MHK eleştirilemiyor, MHK eleştirildiğinde, büyük ihtimalle hakemleri daha da karşısına almaktan çekiniliyordu, buna rağmen istenmeyen son gerçekleşti ve takım küme düştü. Bu hataya bu yıl düşmememiz lazım, aman sessiz kalalım, Federasyonu karşımıza almayalım, MHK’yı karşımıza almayalım, nasıl olsa çıkarız diye düşünürsek yine yanılabiliriz. Çünkü ne Federasyonun ne de MHK’nın  1.Lig’le ilgilenecek zamanları yok. 
İşte son yaşanan olayları görüyor, televizyonlardan takip ediyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar misali, herkes kendi derdinde. 
Bu yüzden mutlaka omurgalı bir yönetim ve bu bağlamda haksızlıklara karşı dik durmak çok önemli, merhum şampiyon başkanın da bu konuda yol göstericimiz olması lazım gelir diye düşünüyorum.