Siyaset sabır ve tecrübe ister. Eğer bir hedefiniz varsa, iyi bir ekibiniz olmalı ve örnek alacağınız kişiler olmalıdır.

Kıyafetiniz, konuşmanız, oturmanız, kalkmanız, nerede ve ne zaman hamle yapacağınız, duracağınız ve koşacağınız zamanı iyi bilmeniz gerekir. Kimlerle dostluk yapılır, size kimler ihanet eder, yola çıktıklarını yolda bulduğu ile değişenler kimlerdir, dikkat edilmesi gereken konuların başında gelir.

Bir de nasıl çevre edinilir, tanınma oranınız nasıl artırılır, protokol ve devlet büyükleriyle ilişkiler nasıl yürütülür, en önemlisi tribünlere nasıl oynanır?

Tüm bu konular tecrübe ister.

İşte siyasete yeni başlayanların örnek alması gereken kişiyle tanıştıralım.

Temel…

Temel, İtalya’da Fiat fabrikasında çalışan bir işçi...

O zamanki Sovyet lideri Krusçev, resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgâhları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde “Vay Temel” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayaküstü sohbet etmişler.

Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş. Temel ‘Hiiiç’ demiş. Ben eskiden komünisttim. 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.

Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika Başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya.

Yine aynı program ve fabrika ziyareti… Tezgahların arasında “Vay Temel… Vay Nixon…” muhabbeti.

İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı. Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu.

Olay bu kadarla kalsa iyi.

İki ay sonra Fransa Başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Temel’in uluslararası çevresi var.

- De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?

- Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk. Özel kuryesiydim.

- Sen herkesi tanır mısın?

- Evet, hemen hemen... Patron iyice hırslanmış.

- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin.

Temel gülmüş.

- Tabii. Yakın arkadaşımdır.

Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış:

- İspatla. İspatlayamazsan kovarım...

Temel:

- Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.

Patron pazarı iple çekmiş.

Vatikan’da Papa’yı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Temel. Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor.

O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış. Temel bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papa’ya “Bana müsaade” deyip meydana koşmuş.

Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.

Temel çevresindekilere, “Bu benim patronumdur, ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş:

- Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü. “Şu sağdaki bizim Temel, ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı.

Kıssadan hisse…

Siyasete yeni başlayanların örnek almaları gereken kişi Temel’dir.