Ne güzel söylemiş Mevlana, “Günün ADAMI olmaya çalışma, hakikatin ADAMI olmaya çalış. Çünkü gün değişir, hakikat değişmez” diye.

Yanlış hatırlamıyorsam en son yazdığım yazının başlığı 'MOBBİNG'di... O günden bugüne epey zamanı geride bıraktık. Zaman bir su misali akıp geçiyor. Bu geçen sürede kimi zaman üzülüyor kimi zaman seviniyoruz. Kimi zaman hastalanıyor, kimi zaman neşeleniyoruz. Ama geçen zamanda bu aralar en çok yaptığımız şey, şüphesiz her gün elimizi, yüreğimizi açıp dua ediyoruz. Bu arada mübarek ramazan ayının tüm İslam alemi ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

İnsan şükretmesini bilmeli bence... Her zaman, ne oldum değil de ne olacağım sorusunu kendisine sormalı ve kendini ona göre yönlendirip hazırlamalı diye düşünüyorum. Dün kendini kral, padişah görenler bugün ne yazık ki yapayalnız kalıp sefilleri oynayabiliyor. Veya tam tersi dün sefilleri oynayanlar bugün kendilerini kral veya padişah görebiliyorlar.

Manevi abim, Nurel Group Yönetim Kurulu Başkanı M.Şefik Kar'ın yaklaşık 1 yıl önce sosyal medyada, “Artık düzen değişmeli, iyi insanların karşısına iyi insanlar çıkmalı. Biraz da kötüler yalnız kalmalı” diyor.

Yine Bursa'nın değerlerinden olan Özcan Mertyürek'in bir kahve sohbetinde söylemiş olduğu bir söz var ki hiç aklımdan çıkmaz; “Olmalı kardeşlik lale gül gibi.” Ama ne yazık ki bu 'kardeşlik' ve 'sevgi' kavramlarını toplum olarak, ülke olarak anlamış değiliz.

Bakın değerli kardeşim M.Onur Yılmaz diyor ki; “Düşünmek, insanın hayata düş-mesi ile başladığından, düş-mek ve düş-ünmek aynı kökten gelir. İnsan, evrendeki endişesine düşünmekten başka bir çare bulamamıştır. Tanrıya, doğaya ve düşünce geleneği oluşturduğu zamandan sonra diğer insan topluluklarına karşı kendini hep düşünmeyle emniyete almıştır. Milliyet gerçeği işte tam burada doğmuştur. Bir topluluğun Tanrıya, evrene, doğaya, diğer topluluklara karşı -burada ‘karşı’ ifadesi konumsal durumu anlatır sadece- bizzat o topluluğun geliştirdiği düşünce o topluluğun milliyetini anlatır. Üstad Yahya Kemâl’in Fuat Köprülü’ye Ahmed Yesevî için söylediği “Milliyetimizin aslını onda bulacaksınız” sözü bunu en çarpıcı biçimde ortaya koyar.

Milliyetimizin aslı, soyumuzun kime dayandığı değil ya da doğduğumuz topraklarla ilgili bir husus değil. Milliyetimiz, felsefî geleneğimizdir. Düşünmeyen insanların milliyeti yoktur. İnsan mecburen düşündüğü için mecburen bir milliyeti vardır. Atsız’ın Ruh Adam’da dediği gibi “Sadece hayvanların milliyeti yoktur.”

Bugün Türkiye topraklarındaki insanların düşüncelerinden hangi milliyete mensup olduğu anlaşılmıyor. Acı gerçek budur. Başka milletlerin ‘tatlı sözlerine, yumuşak ipeklerine’ aldanan Türk milleti, geleneği kaybetti. 

“Türk milleti öldün, öleceksin!” diye çağlar öncesinden ikaz edilen milletin evlatları soy-sop araştırmasını bırakıp, düşünce geleneğini güncellemekle meşgul olmalı, vesselam...

Günün Sözü:

“Bütün ilimlerin özü ‘BEN KİMİM’ ilmini bilmektir. (Hz.Mevlana)”