Kosova’dan teslim alınan 6Fetö’cü ile beraber, Fetö’nün Balkanlardaki yapılanması tekrar gündeme geldi.

Fetö’cülerin Balkanlarda oluşturduğu çok ciddi ve etkili yapılanması mevcut ki bu durum halen aynen devam etmektedir.

Fetö’nün güçlü olduğu ülkelerin başında Kosova gelir.

Kosova’daki Fetö yapılanmasının temelleri, 1999 yılında oraya NATO müdahalesinden sonra atılması tesadüf değildir.

Bu ABD’nin Balkanlardakisoydaş ve Müslüman nüfusun üzerinde etki oluşturmak için Fetö’yükullandığının kanıtlarından biridir.

O dönemler Fetö’nün devletin içindeki her kurumda etkin olduklarından, her alanda olduğu gibi, Balkanlarda’da istedikleri gibi yapılanmaya gidebildiler.

Bunlara izin verilmeyen tek ülke Bulgaristan’dı.

İzin vermeyen de o zamanlar soydaşları temsil eden DPS’dir.

Bundan dolayı Fetö’cülerDPS’ye karşı Dal’a parti kurdurarak DPS’nin soydaşların üzerindeki etkinliğini kırmaya amaçlamışlardı.

O dönemin BaşbakanıFetö’nün desteklediği Dal’ın partisine destek vermişti ki biz bunun ısrarla yanlış olduğunu defalarca dile de getirmiştik.

Gelişmeler aynen dediklerimizi teyit etmiştir.

Çevremiz çok iyi hatırlayacaktır.

Dal’ın kurduğu partiye en açık ve net karşı duranların başında, niyetin ne olduğunu bildiğimizden, biz arkadaşlarımızla beraber olmuştuk ki nitekim Fetö’nün bu niyeti daha o zaman deşifre edildiğinden Dal başarılı olamadı.

Bu konulara tekrar girmeye gerek yok. Zaten bu konuda çok yazılar yazdık.

Belki Dal’ın ve hatta onun partisine destek olan buradaki bazı siyasi ve bürokratların bile Fetö’cülere alet olduklarından haberleri  yoktu.

Belki de vardı.Herkes kendi yorumunu yapsın.

Ama ne olursa olsun DPS ile köprülerin atılmasına sebep olan,Fetö’cülerinyönlendirilmesiyle  tam da bu yanlış yapılan hamleler olmuştur.

O güne kadar her ne kadar DPS’nin başındakilerin aslında kimlere hizmet ettikleri bilinse de, belli dengeler üzerinde ilişkiler devam ettiriliyordu.

Neden bahsettiğimizi o zaman DPS’nin başında olan ve şu anda yeni kurulan DOST partisinin Genel Başkanı çok iyi biliyor.

Burada DPS’ninFETÖ’ye karşı duruşunun perde arkasından bahsetmek lazım.

DPS’nin Rus çıkarlarına hizmet ettiğini artık bilmeyen kalmadı.

ABD veya modern adıyla Evro-Atlantik cephe doksanlı yılların başından itibaren, demokrasiye geçişle beraber Balkanlar üzerinde hâkimiyet kurdu.

Rusya’nın elinde sadece Sırbistan kalmıştı.

Bulgaristan sırasıyla NATO ve AB’ye alınınca oradaki Evro-Atlantik cephe pozisyonlarını iyice sağlamlaştırmış oldu.

Soydaşlarımız konusuna dönersek, o dönemler onları temsil eden parti,daha doğrusu partinin başındaki zat, kimin yanında yer aldığını yukarıda yazdık.

Diğer yandan ABD de Soydaşlarımızın üzerindeki etkiyi ele geçirmek için ki soydaşlarımız Balkanlarda önemli unsurlardan biridir, kendi güdümündeki FETÖ’yü ileri sürdü ki nitekim FETÖ Bulgaristan hariç diğer Balkan ülkelerinde, şu anda net olarak görüldüğü gibi, inanılmaz etkili durumlara geldi.

Fetö’nün örgütlenmesine DPS’nin karşı koyması, Balkanlardaki ABD-Rusya etki mücadelesi neticesinde ortaya çıkan bir tepkidir.

Burada altı çizilmesi gereken konu, Soydaşımızın Balkanlarda en kilit unsurlardan biri olduğunu el alemin ABD’si ve Rusya’sı maalesef bizden daha iyi görüp ona göre stratejiler geliştirmesidir.

 

Ama bu konularda, özellikle 2011 ‘den sonra Ruslar Balkanlar konusunda yeni güçlü hamleler yaptıklarını ve bizim de ona göre stratejiler geliştirmemiz gerektiği konusunda çok yazdık.

Zamanında kendi stratejilerimizi geliştiremezsek oyun kurucular arasında değil sadece piyon olarak olan biteni izleriz diye çok uyarılarda bulunduk.

Oysa biz Balkanlarda Soydaş nüfusumuzdan dolayı, doğal olarak en etkin oyun kurucular arasında yer almamız gerekiyordu.

Ama maalesef Balkanlarla ilgili herhangi bir stratejimiz olmadığından durum ortada ancak başkalarının kurduğu oyunlara ayak uydurmaya çalışıyoruz.