DOSAB Termik Santralini Bursa’da semiren iki sermaye grubunun rant ringdeki mücadelesi olarak gören bir algı ile halka sunulması sonucu kent olarak bir kıyasıya oynanan Derbi mücadelesinin tarafları haline getirilmiştik.

Grubun bir ayağı, Bursa’nın canını “çok acıtan” bir sistem ile yıllardır havamızı ve suyumuzu sömürenler, kendileri de zehirlenmeye başlayınca onun yerine “az acıtan” bir sistemi kutsallaştırarak sanayileşme ve üretim kılıfı ile dayamaya kalktılar.

Öteki ayağı ise “istemezüüük” nidalarını Bursa’nın hayrına değil, bölgedeki konut yatırımlarının balı kaymağı adına sürdürüyordu. An gelip muta nikâhları kıyılıp ballı kaymak gelin olunca baştan “olsa da olur olmasa da” faslına geçtiler. Ardından da “olsa iyi olur” gazeline başladılar.

Yani çok sıfırlı duygusal nedenlerle derbi gitti kavga bitti oluverince bu sefer Bursa’ya iki koldan “az acıtan” sistemi dayattılar.

Bu işin olmaması gerektiğinin gerçek öncüleri vardı. Bir de peşine takılan siyaseten hayırcılar vardı. Siyasetin gücünün anlamı bilinmeyen bir kentte siyasetten ve siyaseten bir şey çıkmayacağını ben bile biliyorum.

Gerçek öncüler baştan direndiler. Halka açıldılar. Hukuka inanıp yargıya gittiler. Direnmeyi romantizm, halka şikayeti yatırım düşmanlığı olarak belleten bir “duble basın” algısıyla mücadelenin kaybedildiği kamuoyuna pompalandı.

Her zaman olduğu gibi yine Bursa dayak yiyecek ve rantiye çok iyi bildiği işi yaparak “acıtıp” kazanacaktı.

Kimse hiç acıtmayan sistem üzerine kafa yormuyordu. Acaba yoracak kafaları mı yoktu? Günde 500 ton külü tekrar ekonomiye kazandırılacağını ballandırarak anlatanlar, 500 ton sülfür oranı yüksek kalitesiz kömürün dumanının sadece Bursa’yı değil Uludağ’ı bile zehirlemeye yeteceğini söylemiyorlardı.

Allah’tan 1740’larda Berlin’de olan hakimlerden Bursa’da varmış ki; Ankara’dan “siyaseten” verilen ÇED raporuna iptal kararı çıktı.

Kimse kusura bakmasın! Bursa’da bütün limitler dolmuş ve yanlış adım atma hakkı sıfıra inmiştir. Bundan sonra Bursa’ya kimse kıymaya kalkmasın. Yargı kararlarını yok saymasın.

Gün gelir sap döner ve sokaklarda gezerken yüzünüz hokkaya döner!