Özkan YILDIRIM

Mustafakemalpaşa ilçemizin tanınmış simalarından iş insanı  Mehmet Kul ile ilçede geçmişten bugüne süregelen gelişmeler başta olmak üzere daha birçok konuyu masaya yatırdığımız farklı bir röportaj gerçekleştirdik.

  •      Öncelikle Mehmet Bey, bizleri Mustafakemalpaşa’da bu güzel üretim tesisinizde konuk edip, misafir ettiğiniz için teşekkür etmek isterim. Sizi tanıyarak  röportajımıza  başlayalım isterseniz, sonrasında elbette sorularımız da olacak.

1956 Mustafakemalpaşa doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Mustafakemalpaşa'da tamamladım, şimdiki  adı Gazi Üniversitesi olan eskiden Yüksek Teknik Öğretmen Okulu adını taşıyan  okuldan mezun oldum. Endüstri Meslek Lisesi’nde kısa müddet öğretmenlik yaptım. Ülkücü bir geçmişim var , bir dönem taş  medreselerde de kaldım. Toplam da iki dönem belediye meclis üyeliği yaptım bir dönem  Milliyetçi Hareket Partisi'nden, diğer dönemde Demokrat Parti listesindendim ama bağımsızdım ,parti üyesi olmadan. Bizim ailemiz geniş ve hepsi sanatkârdır önce ailemize, sonra çevremize ve elbette  topluma  faydalı olmak için çalışan bir ailedir. Ticarette de esas  ağırlığımız dürüstlüğümüz ve yapmış olduğumuz ürünlerin kalitesidir.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ TARIMDA  GÖRDÜĞÜM İÇİN BU SEKTÖRE GİRDİM

Şimdiye kadar mobilya imalatı, mağazacılık, çeyiz mağazacılığı, doğalgaz ve en son işimiz bu sulama boruları imalatı gerçekleştirmekteyiz. En son işim bu, bundan sonra da başka bir sektöre geçiş yapmak istemiyorum. En son olarak sulama boruları üretimini  seçmemin nedeni ise Türkiye'nin geleceğini tarımda gördüğüm içindir. Pandemi süreci başlangıcında alışverişlerin çok değişik olacağını, herkesin kendi ihtiyacını kendisinin karşılaması gerektiği şeklinde yazılarda  yazmıştım. Bu krizden böylelikle karlı dahi çıkabileceğimize dair  yazılarım olmuştu. Karlı bile çıkabilecek durumdaydık aslında. Tarımda devletimizin öncülüğünde programlar yapılarak ihtiyaçların öngörülmesi ve böylelikle bazı üretimlere yoğunlaşmadan gereksinim gösteren üretimlere çiftçilerin yönlendirilmesi lazımdı. Ama maalesef bu konularla ilgili bir türlü koordine  sağlanamadı. Bir ürünün yeterlilikte yüzde on eksilmesi fiyatının  yüzde 50'ye kadar  yükselmesine  sebep olur. Bunu  pandemi döneminde yaşamadık mı insanlar gece ondan sonra mağazalara koştular, kolonya fiyatları ve ona benzer birçok dezenfektan ürünleri kat be kat arttı. O an aslında kolonya  yok muydu dezenfektan  yok muydu piyasada?  Vardı , ama yine de insanlar talepten fazla aldıkları ve stok yaptıkları için bir anda fiyatlar fırladı.

BENİM İÇİN ZOR OLABİLECEK BİR MESLEK YOK

  •     Değişik sektörlerde çalışmalar yürüdükten sonra en son olarak sulama boru üretimine geçmişsiniz. Peki bu üretime geçmeniz nasıl oluştu?

Şöyle anlatabilirim, ben teknik eğitim aldığım için çocukluğumdan beri de çalıştığımdan  benim için zor olabilecek bir meslek yok, hangi meslek olursa olsun biri bir şey yapıyorsa o işi ben de yapabilirim ama o 3 günde yapıyorsa ben 13 günde yaparım. Zamanlada aradaki açığı kapatırım.Bu işi Mustafakemalpaşa’da yapan kimse yok. Bursa'da da bir tane var tarımsal sulama aslında geleceğin işi sulanan toprakla sulanmayan toprak arasında müthiş bir fark var ürün alma bakımından. Sulanmayan bir arazinin dönümünden bir verim alıyorsanız sulanandan  3 alırsınız örneğin. Belki de daha da fazla bu eksikliği gördüğüm için bu sektöre girdim çok fazla para kazanmakla ilgili bir amacım da yok , boş durmamak ve elbette topluma faydalı olmak en öncelikli hedeflerim  arasında. Burada sulama borusu üretiyoruz .14 milimden 110 milime kadar çapları değişiyor. Bu  tür boruların üretimini  gerçekleştiriyoruz.

Çocuklarımla  hep gurur duydum

  •    Üç oğlunuzda  maşallah birbirinden hünerli, onları bizlere ve okuyucularımıza tanıtır mısınız?

Sağ olun ,teşekkür ederim. Büyük oğlum Eczacı,adı Bahadır Kul Hilal Eczanesi sahibi İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu. Mezun olduktan sonra ilçemize geldi burada kendi eczanesini açtı uzun yıllardır hizmet vermekte.

Ortanca çocuğumuz  Ayberk Kul , Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü mezunu, kendisinin bürosu var, elektrik projeleri çiziyor. Küçük oğlum ise Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu Alper Kul ,onun da daha yeni geçtiğimiz haftalarda bürosunu açtık o da  ilçemize hizmet edecek inşallah. Her üçü de mezun olduktan sonra memleketlerine buraya geldiler burada ilçe  insanlarına hizmet etmek için çalışıyorlar. Röportajımızın  en başında söylemiş olduğumuz gibi aile olarak da gerçekten çevremize hizmet etmek bizim en önemli düsturumuzdur. En güzel yatırım çocuklarımıza yaptığımız yatırımlardır. Hatta bunun dinde de çok özel bir yeri vardır amel defteri kapanmayanlar olarak bahsedilir,  ilim tahsis edenler o ilmi sürdürdüğü müddetçe amel defteri kapanmaz yine kalıcı eser bırakanlar ve son olarak da hayırlı evlat yetiştirenlerin amel defteri kapanmazmış. Sağ olsunlar çocuklarımla gurur duyuyorum ,beni hiçbir zaman üzmediler. Haftanın bir günü mutlaka çocuklarımla oturup istişarelerde bulunuruz. Herkes kendi fikirlerini anlatır güzel fikirler ortaya çıkar, aynı zamanda bunu  bütün ailelere bütün herkese buradan önermekte  isterim. Gerçekten çok güzel  fikirler, konuşmalar, sohbetler ortaya çıkıyor.

Ülkeyi kalkındıracak olan meslektir, üretimdir

    Başarılı bir iş insanı olarak son  zamanlarda işsizlik ile ilgili sıkıntılı rakamları görmekteyiz. Bu konularla ilgili gençlere ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?

Bir kere öncelikle şunu söylemek isterim ki; milli eğitim sistemi ülkemizde bozuk. Daha İlkokuldan itibaren öğrencileri, çocuklarımızı  hemen üniversiteye yönlendiriyor. 23-25 yaş arasında üniversiteden mezun olduğunda elinden de meslek olarak hiçbir şey gelmiyor. 25 yaşına kadar okunmuş bir çocuğun elinden sanat olarak bir şey gelmiyor o yüzden branşına göre kendine iş arıyor ,onu da bulamıyor. O yüzden ülkemizin en büyük ihtiyacı ara, kalifiye eleman. İşsizliğin esas ana sebebi şudur; çocuklar imtihanlara giriyor önce Fen Liselerini sonra Anadolu Liselerini tercih ediyor, aşağıya doğru hiçbir yeri kazanamayan çocuk Endüstri Meslek Lisesine gidiyor. Halbuki bunun  böyle olmaması lazım, tam tersi olması lazım. Ülkeyi kalkındıracak olan meslektir üretimdir üretmeden bir ülkenin kalkınması mümkün değildir. Mesela şu an yüz binlerce öğretmen iş bulamazken hala fakültelerden öğretmenler mezun oluyor. Mutlaka bununla ilgili koordinasyonun yapılması lazım devletin bunu koordine etmesi lazım. Türkiye'de eğitim sisteminin mutlaka üretime dönük tekrardan yapılanması lazım. Endüstri meslek liselerinin puanlarının yükseltilmesi,  cazibesinin artırılması lazım Mesela burada Endüstri Meslek Lisesi'ne giden çocuklarımıza burs verilebilir bu bir çözüm olabilir. Böylelikle endüstri meslek liselerinin önü açılmış olur. Gelen öğrenci sayısı hızla artar diye düşünüyorum.

BTSO'dan önemli adımlar BTSO'dan önemli adımlar

ESKİDEN EŞİTTİK, ŞİMDİ ARAMIZDA DAĞLAR VAR..

  Mehmet Bey, boş zamanlarınız da neler yaparsınız? Baştan tabi boş zamanlarınız oluyor mu diye sormam lazımdı. Bu  manada Mustafakemalpaşa  çok şanslı bir bölge şanslı bir ilçe?

Mustafakemalpaşa tabii zenginlik olarak doğrudur zengindir ama gelişmişlik çizgisine baktığınız zaman o durumda değil. Mustafakemalpaşa ile İnegöl eskiden her manada eşitti ekonomik manada , nüfus olarak da şimdi İnegöl neredeyse büyükşehir oldu ve ekonomisi de çok daha zenginleşti. İhracat olarak da gerçekten çok yüksek rakamlara erişti. Dağ  ilçeleri hariç hepsi bütün diğer ilçeler Mustafakemalpaşa'yı geçmek üzere. Bunun sebebi Mustafakemalpaşa’da çok kaliteli siyasetçilerin yetişmemesidir. Tabii herkesi aynı kefeye koyamam. Kendi zenginliklerinin çoğu farkında değil birçok şelale ,doğal güzellikler vesaire doğa harikası yerlerimiz  olmasına rağmen bu güzel yerlere doğru düzgün turlar bile düzenlenmiyor. Mustafakemalpaşalılar  birlikte hareket edemiyor mesela kooperatif gibi birbirinden güç doğar misali çalışmalarda yok.

BUNA İZİN VERMEMEMİZ LAZIM

Hatta Mustafakemalpaşa'yı bu konuda bekleyen tehlikeler var en güzel yerimiz turizm  bölgesi olarak düşünülen yerde altın çıkartma çalışmaları var. Hindistan kökenli büyük firmalar burada altını buldular bunu çıkartmak için çalışıyorlar. Hatta bir kısım yeri turizm alanı olmaktan  çıkartıp altın çıkartma bölgesine almaya çalışıyorlar ve bizim burası da içme suyumuzun geldiği bir bölge altın aramada biliyorsunuz siyanürle vesaire olmuş olduğundan dolayı altın çıktığı yeri mahveden  bir zenginliktir, öldüren bir zenginliktir. Kesinlikle bunun çıkartılmaması lazım. Ayrıca sanayi bölgelerinin  atıkları diğer bir problem. Sonuçta bu atıkların da bir yerde depolanması, yok edilmesi lazım ama yok ederken o çevre çok zarar görüyor. Bunun nerede olması lazım yakın bir bölgede olması lazım. Bu konularla da ilgili mutlaka Mustafakemalpaşa olarak duyarlı olmamız lazım bunu ilçemizde yaptırmamamız lazım. En çok atığın çıktığı bölge Marmara Bölgesi bu konuda daha az sesi  çıkan yerlere yapılabiliyor  bu tür tesisler. Bu manada mutlaka sesimizin gür çıkması lazım ve bu tür yerlerin  ilçemiz sınırları içerisinde  kurulmaması lazım bu konuda duyarlı olmamız lazım ilçe olarak.

Mehmet Bey son olarak bizim sormayı unuttuğumuz  sizin eklemeyi düşündüğünüz neler var acaba?


HEP HÜR BASINDAN YANA OLDUM.

Ben hür basından yanayım, basın kesinlikle hür olmalı. Basın aynı zamanda denetleme görevi görür, kim denetlenir?  İktidar denetlenir. Muhalefet ile de ilgili haber yapılır, eleştirilir, konuşulur ama iktidar denetlenir hata yapıyorsa ortaya çıkartılır. Deşifre edilir ve böylelikle iktidar sahipleri hata yapmaktan korkar. Basın aslında görevde olanların hata yapmasını engeller. Basında aslında haber olmamak  için korkulması da lazım korkulması derken çekinilmesi lazım ama maalesef basın bu görevi yapamıyor. Hangi iktidar gelirse gelsin basının tavrının ,tutumunun  değişmemesi lazım. Basın kendi görevini yapması lazım. Türkiye demokrasiyi tatmış bir ülkedir. Mücadele  şart, çalışmak şart, herkes önce kendine sonra ailesine  ve elbette topluma yararlı kişi olması lazım. Benim de amacım bu ,kendime faydalı olabilmek, etrafıma faydalı olabilmek insanlara iş sağlayabilmek çok önemli ben üreticiyim, üretici vasfım varken kesinlikle tüketici vasfa geçmem. İmkanım  varken üretebiliyorken  niye sadece tüketim vasfımı kullanayım. Son olarak buradan başta Mustafakemalpaşa'da ve Bursa'da yaşayan bütün hemşerilerim olmak üzere yurt sathına yayılmış 85 Milyon  insanıma, halkıma sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum esenlikler diliyorum.