Teknolojinin gelişmesi her sektörü etkilediği gibi ticaret hayatına da damgasını vurmaktan geri kalmıyor. “Elektronik ticaret”in okyanus ötesinde bile alım, satım imkânı sağlamasıyla artık ticari işletmeler mal ve hizmetlerini bu sayede tanıtma, pazarlama, dağıtma imkânına sahip oldular. E-ticaretin bu denli tercih edilir hal almasıyla, ticaret hayatının hızlı olması koşulu da göz önünde tutulduğunda, elle yapılan birçok iş ve işlemin elektronik ortama taşınması ve bu işlemlerin geçerliliği ve bağlayıcılığı açısından hukuksal boyutta bir düzenleme yapılması gerekti.

Bu alanda gerçekleşen en önemli adım ise e-imzanın kullanılır hale gelmesiydi. Türk Borçlar Yasasınca da ele alındığı gibi akdedilen bir sözleşmenin hukuki hayatta can bulması için taraf imzalarının varlığı şarttır. Bu ihtiyaçlara cevap verme çabasının bir sonucu olarak e-imza, el yazısı ile atılan imzanın sahip olduğu özellikleri, elektronik belgeler bakımından da sağlamaya çalışan bir yöntemdir.  

Bu kapsamda Avrupa Parlamentosu’nca 2000 yılında kabul edilen “Elektronik İmza Direktifi” içeriğine uygun olarak, birlik aday üyesi olan ülkemiz tarafından da 2004 tarihinde “5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Kanuna göre güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğuracak ancak resmî şekle veya özel bir merasime tabi tutulan hukukî işlemlerde ise e-imza kullanılamayacaktır.

Oldukça teknik bir konu olmasının yanı sıra hukuki tabanda değerlendirildiğinde söz konusu sayısal şifreleme sisteminin e- imza niteliğini taşıması için inkâr edilmezlik, doğrulama, erişim kontrolü gibi bazı özellikleri bünyesinde barındırması gerekir. Bunlardan en önemlisi “inkâr edilemezlik” ilkesince, e-imza kullanıcısı elektronik imza kullanarak gönderdiği mesajdaki imzayı inkâr edememektedir. Bu ilke, ticaret hayatın güvenilirliği gereği hukuki bir uyuşmazlık ortaya çıktığında kullanıcının sorumluluğunu gündeme getirecektir. “Doğrulama” özelliği sayesinde ise belgeyi imzalayanın, işleme katılanın kim olduğu kesin bir şekilde belirlenip, alıcı ve göndericinin kimliği tespit edilebilmektedir.

Her ne kadar dünyadaki genel eğilimin, e-imzanın el yazısı ile atılan imzayla eş değerde olduğu yönünde ise de, güvenlik açısından e-imzanın elle atılan imzanın yerini tutamayacağı konusunda bazı şüpheler de yok değil. Özellikle imza prosedürü tamamlanıncaya kadar üçüncü kişilerin sisteme müdahale edebilme ve kullanıcının iradesi dışında işlem yapabilme ihtimali nedeniyle hukuki olarak sorumluluk altına girilebileceği sorunsalı gündeme gelebilir.

Son olarak ispat hukuku açısından ise elektronik imzalı belgelerin delil sistemimiz içerisindeki yerinin tespit edilmesi gerekir. Elektronik İmza Kanunu’na göre kanun koyucu güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş verilerin senet hükmünde olacağı, bu verilerin aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılacağı belirtilmiştir.