Siyaset umut verme sanatıdır. Umut vermek için de, dertleri teşhis gerekir. Teşhis için de, ideolojik saplantıların labirentlerinde dolaşmak değil; halkın içine girerek nabız tutmak gerekir.

Türkiye’de sol ilk defa, Ecevit’in ağzından umut veren slogan kullandı ve  iktidara geldi. Ama kadroları, zihinlerindeki kalıpları yenemediği için, başaramadı.

O kadrolar, işçi dövizini enflasyon sebebi, barajları lüzumsuz yatırım, Ortak Pazar’ı, kapitalist düzen görüyordu.

Onlar düzeni değiştirmek iddiası ile iktidara gelmişlerdi ama, Ordu’nun Mesudiye ilçesinde bir “Köy-Kent”kurduklarını sanarak, hayallerini resmetmiştiler.

Mesudiye’nin seçilmesi de  Ordu’nun başka bir ilçesinde,Fatsa’ da terzi Fikri’nin komün kurma teşebbüsüydü.

Onlara göre, Terzi Fikri başarmıştı.

Niye Cumhuriyet Halk Partisi başarmasındı.

Anlamadıkları terzi Fikri, mutluluk resmi yapmıyor; inandıklarını hayata geçiriyordu.

İmece usulü ile halkı çamurlu yollardan kurtarıyor, halk komiteleri kurarak, iktidarı halkla paylaşıyordu.

Terzi Fikri, okuyan, sosyalizmin tarihini ve tatbikatını bilen bir insandı.

18 Mart 1871 ‘den, 28 Mayıs 1971 kadar yaşayan kısa süreli Paris Komünü’nümodel almıştı.

CHP Genel Merkezi’ndeki tatlı su kurnazları ise, Türkiye’nin en güçlü gazetesi Hürriyetin başyazarının Mesudiyeli Oktay Ekşi’nin gönlünü kapmak hesaplarını yapıyorlardı.

Tabii olmadı…

CHP; sol söylemlerle zengin kesimlerden rey alan bir parti halini aldı.

Çünkü, ne CHP’yi yönetenler, ne de CHP ‘ye rey verenler sosyalizmi biliyordu.

CHP’liler, Kemalizm’in laiklik ilkesine kitlenmiş ateistlerin maskelerini görmezken;  karşı taraf da dini değerleri savunurken, şeriat devleti kurmak hayalleri kuranların esiri oluyordu.

İşte bu Fethullah Gülen belâsını başımıza musallat eden her iki taraftaki basiretsizler.

İşin en hazin tarafı, sağ politikalar kendisini yenilerken, sol politikalarıçağdaşlaştırması  gereken CHP‘de, sol kültür erozyonu yaşanıyor.

Keşke terzi Fikri, Ecevit’in Genel Sekreteri olsaydı. O namuslu bir aydındı; hem sosyalizmi, hem komünizmi biliyordu. Komünizme inanıyor ve bunu saklamıyor, tatbike çalışıyor;

ikrinin çilesini çekmeye razı oluyordu.


Keşke, terzi Fikri gibi, fikri namusu olan gerçek solcular işbaşına gelse, CHP bu ikilemden kurtulsaydı.

Bakıyorsunuz,  CHP, ne kuş, ne deve.

Türk siyasetinin gerçek derdi bu..

CHP, ne kuş ne deve olduğu için, ne kuş severlere, ne de yükünü deve sırtına yükleyenlere umut veriyor.

Onlar kendi aralarında, “ Biz kuşuz”,“ Hayır, biz deveyiz“ diye tartışıp , halkı bir kere daha umutsuzluğa sevk ederken,  birileri, “16 Nisan sabahı, yeni bir Türkiye doğacaktır” diyerek

halka umut saçıyor.