Kimsenin yaşam tarzına, inanışına, tercihlerine dil uzatmak kimsenin haddi olamaz. Bizde bu yaklaşımın çoğu zaman pozitif ayrımcılığa dönüşmesine anlam veremiyorum. Doğruyu söyleyenleri dokuz köyden kovanlar, yetmedi hapse tıkanların Türkiye’me yapılan hakareti yok saymasını kendime yediremiyorum.

Bu pislik, Bülent Ersoy’a yönelik “Bizim kıyafetlerimiz ona uymaz çünkü kadın terzisiyiz” demiş ve bunun yanı sıra da “Ben hâlâ kendimim, mavi nüfus kâğıdımı değiştirmedim. Ben kamburumu onun gibi zımparalatmadım!” diye hücum etmesine rağmen maalesef medya maymunu olarak pek rağbet görmüştür. Hatta çatlak sesine, bet suratına, edep dışı konuşmalarına rağmen program yapmış ve sanat ve sanatçı üretemeyen ülkemizde yumuşak kontenjandan modacı olmuştur. Aslında her şeyin ağzında olduğunu ve yeteneksiz olduğunu kendisi en iyi bildiğinden “Ben terzi çırağıyım” diyerek laf ebeliği ile eleştirilere peşin rezerv koymuş bir tatlı su kurnazıdır.

Çok uzun seneler evvel pislik ve ahlaksızlık içinde yüzen Beyoğlu’nda türemişlerdendir. Polise olan tavrının iki nedeni vardır. Birisi gevşek yasalara zaman Beyoğlu’ndaki aykırı yaşama ve ilişkilere dur diyen Hortum Süleyman lakaplı Beyoğlu Emniyet Müdürü Süleyman Ulusoy’un yaşadığı ahlaksız ilişkileri nedeniyle hortum dayağına mazhar olmuştur. İkincisi de İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapan sonraki dönemlerin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından bu ve bunun gibi çarpık fuhuş yaptıkları gerekçesi ile İstanbul’dan atılmıştır. Elbette o dönemlerin kuyruk acısı zaman zaman ortaya çıkmaktadır.

Toplumda genel kabullerin dışında yaşayanlara karşı nefretim yoktur ama yaşadıkları anomalinin tercihten öte bir hastalık olduğunu düşünenlerdenim. Genel kabul kriterleri elbette her aykırı davranış şekline karşı bir baskı yaratıyor ama bu tiplere karşı aşırı müsamahanın özendirmeye kadar gittiğini de yaşıyoruz. Düşünceye bile suç isnat ederken, yaşadığı, para kazandığı, sömürdüğü, semirdiği topluma karşı hakaret eden ahlaksıza KKTC’de bilişim suçları tanımlanmadı diye hesabını sormamak vermemek acizliktir.

Kenya’dan İmralı Canisi nasıl derdest edilip getirildi ise bu da öyle getirilmeli ve yargılanmalıdır derken, belli ki Kıbrıs Rum kesiminde oturacağı kazığı bulmuş ve onun sarhoşluğu içerisinde Türkiye’ye hakaret etmiştir diye düşünürken, KKTC Emniyeti gerekeni yaparak sınır dışı edip THY uçağı ile Türkiye’ye postalamıştır.

Adını anarak kalemimi, köşemi, gazetemi kirletmek istemediğim bu ‘BİT’i lanetlerken onun kullandığı jargonu kullanarak kendime karşı açık düşmek istemiyorum. Şimdi sakin halde adil yargı karşısında hesap vermesini ve fıtratı gereği nasıl kıvıracağını hep birlikte takip edeceğiz.