Herkesin bildiği üzere birçok öğrencinin hayali olan üniversite hayatı göründüğü gibi olmadığı kadar iyi yanları da var.

Sosyal medyada bunun üzerine çeşitli videolar, paylaşımlar yapıldı.

Bu paylaşımların çoğunda öğrencilerin rezil ve pis bir ortamda kalabalık bir şekilde yaşayarak, sefalet çektiği vurgulanmış anlatılmak istenmiştir.

Hatta televizyon programlarında bile sadece bu konu üzerinden çoğu kişi prim ve reyting yapmaya çalıştı, bunda başarılı da oldu.

Doğrudur sanıldığı gibi bir hayat yaşayan maalesef gençlerimiz var. Ama bunun tam aksini yaşayan gençlerimiz de var. Burada tartışmak istediğim konu kimin nasıl yaşadığı değil.

Herkes kendi ekonomik gücü ne ise ona göre bir hayat yaşar. Benim burada paylaşacaklarım daha çok birlik ve beraberlik üzerine.

Üniversite arkadaşlarımız Anadolu’nun pek çok farklı yerinden gelmekte ve bir araya gelip birbirleriyle tanışmaktadırlar. Üniversitede birbirinden farklı değerlere sahip birçok arkadaşım oldu, gerek etnik yapısı farklı gerekse siyasi görüşü.

Farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu anladım üniversite hayatım boyunca yaşadığım deneyimlerden.

İnsanları sevmeyi, birbirimizi idare etmeyi, aynı evi, aynı yemeği paylaşmayı öğrendim.

Bence bu öğrendiklerim gördüğüm teorik ve pratik derslerden daha kıymetli bir yer edindi bende.

Beraber eğlenmenin, beraber ağlamanın deneyimini elde ettim. Evet doğrudur, öğrenci hayatında öğrencilerin kendi doğaçlamalarıyla birtakım ekonomik sorunlara kendince almış oldukları önlem ve çözüm yöntemleri birçok insan tarafından komik karşılanmaktadır.

Ama şunu unutmayın öğrencilerin meydana getirdiği bu çözüm ve yöntemler kişinin yaratıcılığını, çözüm üretme becerisini olumlu etkilemektedir.

Gerek barınma olsun gerek gıda olsun birbirinden farklı sorunlara ayrı bir pencereden bakan öğrenci kardeşlerimiz yaratıcılık ve üstün hayal güçleriyle birtakım girişimlerde bulunması sonucu ortaya güzel ürünler çıkarmıştır.

Bu kişinin takım çalışması yeteneğini de arttırmaktadır. Hepsini geçtim üniversite hayatı kişinin ‘geçinmeyi öğrenebilme dersi’dir. Üniversite öğrencisi ilk yıllarında parayı elinde tutmayı beceremediği için aç kalır ya da başının çaresine bakmayı doğrudan ya da dolaylı olarak öğrenir, işte burada öğrenci dayanışması ön plana çıkmaktadır. Çıkacak ev ya da apart benzeri bir yer bulamayan öğrenciler başka öğrencilerin evlerinde misafir edilir.

Yeni insanlar ile tanışılır.

Belki de bir yatağın içinde 3-4 arkadaş yatar, aynı yatağı, aynı sofrayı paylaşmanın vermiş olduğu deneyimi ise hiçbir yerde bulamazsanız.

Üniversiteli gençlerimiz part-time işçi olarak ezilme fırsatı bulamadıkları takdirde zor durumda kaldıkları için ne yazık ki kötü yollara düşmektedirler.

Öğrenci hayatı eğlenceli ve sıkıntılı olduğu kadar tehlikelidir de.

Yanlış arkadaş kurbanı olan mağdurlar geri dönüşü mümkün olmayan yollara sapmaktadır. Uyuşturucu vb gibi. Üniversite hayatı bir köprüdür, kiminle geçtiğinize dikkat etmeniz sizin yararınızadır. Üniversitede göreceğiniz insan çeşitleri ne kadar zenginlik olsa da bundan olumsuz etkilenmemek için gençlerin arkadaşlarını yani yol haritalarını dikkatli seçmeleri onlara tavsiyemdir.

Her çeşit, her cins insan var. Siz bunların olumlu yanlarını görüp yaşamaya çalışın.

Kimi arkadaşlar var ki öyle bencil kalıplarda yaşayıp mezun oldukları takdirde öylesine kibirli ve bencil oluyorlar ki çıkarcı robotlara da dönüşebiliyorlar, onların bu dönüşümündeki en büyük katkısı ise tabii ki de en yakın arkadaşlarının onları suiistimal etmesi ve mağdurların zamanla katı kalpli insanlara dönüşmesi sonucu böyle insanlar da türeyebiliyor. 

Her şey sizin duruşunuz ve arkadaşlarınızla aranızdaki ilişkide bitiyor gençler. Ama hangi yoldan giderseniz gidin yıllar geçip mezun olduktan sonra illa ki özleyeceğiniz onlarca anı olacak. Ama sadece özleyeceksiniz. Belki kiminiz efkarlanacak, hüzünlenecek. Ama hayat akıp geçti artık.