Dolar fırlamış, almış başını gidiyor.

Bilindiği gibi, Türkiye’nin aylık dış ticaret açığı 5 milyar dolardır ve bu rakam senede 60 milyar dolara  ulaşmaktadır.

Bu açık, faiz politikaları ile yani, batı ülkelerindeki bankerlere daha fazla faiz teklifi ile finanse edilmektedir.

Türkiye gibi mütemadiyen gelişmekte olan ülkeler, dış ticaret açıkları dolayısıyla, her zaman uluslararası para piyasalarının arkasındaki güçlerin manipülasyonlarına açıktır.

Paranın Nöronları,  dünyada ekonomik kriz işaretleri belirince, yönetimlerindeki bankaları kullanarak, gelişmekte olan   ülkelerde dolar kaçışı yaratırlar. Bu kaçış  dolara değer kazandırır ve dolar mahalli para karşısında değer kazanmaya başlar.

Bizim gibi ülkelerdeki merkez bankalarının  bu durumlarda elindeki tek klasik silah, faiz arttırmaktır. Faizi arttırdığınız zaman da, milli sanayinin gelişmesi için kullanılması gereken milli kaynağın maliyeti  artar.Yatırımlar azalır, büyüme yavaşlar. Bunun için, buna kısır döngü diyoruz.

Orta gelir tuzağına düşmüş Türkiye’nin, ihracatının kilo başına  değeri, 1.60 USA dolar civarındadır. Bunu, teknoloji  ve sanayi  ihracatı  ile kilo başı  4.5 dolara çıkarmadıkça, bu kısır döngü devam edecek ve uluslararası bankerlerin  manipülasyonlara  açık bir malî piyasamız olacak.

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, iyi yetişmiş bir finansçıdır. Ali Babacan gibi,  O da dünya finans çevrelerini güvenini kazanmıştır. Ali Bacan gibi, O da, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına inanır. Ali Babacan gibi, O da, ekonomik gelişmeler karşısında, siyasi ikbali ve istikbali için, değil, ekonomi bilimin gerçeklerine göre tavır alır.

Ve Ali Babacan gibi, O da aforoz edilir..

Buna karşılık, Cumhurbaşkanının etrafındaki  Cemil Ertem, Yiğitbulut ve kabinedeki Nihat Zeybekçi gibi ekonomistler, Merkez Bankası’nın faiz silahını kullanmasını demode bulmakta, daha modern mali enstrümanlar kullanılmasını savunmaktadırlar.

Bunların Cumhurbaşkanı üzerinde küçümsenmeyecek bir etkileri vardır.

Cumhurbaşkanı, başbakanlığı sırasında kilitlenen makam arabasında  kriz geçirip, arabasının kurşun geçirmez camları balyozla kırılıp kurtarıldıktan sonra, istirahat etmek için bir hafta, kamu oyunun gözünden kaybolmuştu.

Sonra’dan anlaşıldı ki, başbakan eşiyle birlikte,  o zaman Denizli Belediye Başkanı olan Nihat Zeybekçi’nin misafiri olmuştu.

Bu Zeybekçi şimdi, "dolar kurunun artması önemli değildir,  tek çare de faiz artırmak değildir" diyor. Diyor ama, o Mehmet Şimşek,  o suskun,  o polemiğe girmeyen ve pasifize edilmeye çalışılan Mehmet Şimşek, Twitter hesabından anında cevap veriyor...

“Doların paritesi de, faiz gibi, enflasyon gibi önemli bir finansal enstrümandır.”

Evet, dolar, başını almış gidiyor; Ekonomi Koordinasyon Kurulu,  Başbakanın  riyasetinde toplanmış, bir takım kararlar alınmış ve tekrar 2 gün sonra toplanmak üzere dağılmış.

Bir de bakıyoruz ki, toplantı günü, başbakan  toplantıyı iptal etmiş, O da başını alıp, İstanbul’daki bir bilişim konferansına gitmiş.Bu gidişten bir gün sonra Beştepe’de gece yarısı Ekonomi Koordinasyon kurulu toplanmış, o gecenin sabahında da, Cumhurbaşkanı yurdumun insanlarının karşısına çıkmış, “Merkez  bankası bağımsızdır ama,  o kararların tahribatı dolayısıyla halktan tokat diyen biziz" demiş. Demiş ama, o konuşmadan 2 saat sonra da, Merkez Bankası  Cumhur Başkanı’ndan korkmayıp faizleri arttırmış.

Şimdi, dalkavuklar, koro halinde, Mehmet Şimşek’in başını istiyor