'Siyaset ümit vermektir' derken, bunun sahadaki tatbikatını unutmamak lâzımdır.

Şimdi bakınız, referanduma sadece, bir anayasal kararın uygulanması gibi bakabilir misiniz?

Elbette ki hayır!

Ne kadar, AK Parti’den veya sayın Cumhurbaşkanı’ndan hoşlanmasanız, hatta nefret etseniz bile, umudun sahaya indirilmesindeki hünerlerini kabul etmelisiniz..

Siz, Anayasa’nın filân maddesi ile referanduma sunulan falan maddesinin evrensel hukukla ilgisini tartışırken, onlar başka şeyler yapıyorlar.

Meselâ, 240 ay vadeyle konut kampanyası yapıyorlar.

Siz bunun 240 aydaki faizini hesap ederken, vatandaş, 'zaten kira ödüyorum'diye kuyruğa giriyor.

Meselâ, siz rejimin elden gidip gitmediğini anlatmaya çalışırken, esnaf sicil affının, kendisine yeniden bankayla kredi anlaşması yapma imkânı getireceğini sanarak bankaya koşuyor.

Kimse 1970‘li yıllardan beri çıkarılan 'Sicil aflarının' bir işe yaramadığını, çünkü bankaların istihbarat bölümlerinin, protesto kayıtlarını silmediğini, esasında serbest ticaretin müşteri değerlendirme hakkına, kanunla müdahale edilemeyeceğini düşünmüyor..

Bunu düşünmediği için de bankaya koştuğu gibi sandığa da koşuyor.

Siz bunları anlatmaya çalışırken, onlar yapılan tenkitleri önlemek ve umudu devam ettirmek için, bankaların istihbarat ve müşteri analiz hakkını tatmin için, Kredi Garanti Fonu ‘ nu kuruyor ve bankalara karşı riskli esnafın itirazlarını önlüyorlar..

Meselâ, siz, bugüne kadar seçmene sunduğunuz en inanılır, en heyecan veren 'Aile Sigortası' projesini hazırlayan Prof. Tacettin Gücer ve arkadaşlarını, Gürsel Tekin’in ,' Şimdi bunlar, milletvekili olmak da isterler.' Diye incitirken, onlar, bu projeyi benimseyip, kendi projeleriymiş gibi hayata geçiriyorlar.

Mesela, siz 'Bütçe disiplini' filân diye konuşurken, onlar, torunlara bakan büyük annelere ve anneannelere, maaş bağlayacaklarını söylüyorlar..

O yaşta gönüllü olarak, evlat ve torun sevgisini yudum yudum tatmak için yaşayanlar,'Şimdi aile bütçesine de katkım olacak..' diye sandık başına

gidiyorlar.

Meselâ,"Yahu kimi aldatıyorlar? Bankalar emeklileri köle yerine koyuyor." diye ağız bükerken, onlar,maaş promosyonlarının ödenmesini, tam da referandum arifesine getiriyorlar.

Sonra, o emekli filân var ya,” Ne diktatörlüğü, adam zaten 15 yıldır işbaşında” diye fikrini değiştiriveriyor..

Meselâ, siz,"Fetocu diye herkesi içeri tıkıyorlar” derken, onlar, tam da referandum arifesinde, af kelimesini kullanmadan, “ İnfaz hukukunda değişiklik yapacağız, terör suçları dışındakilerin hapishanelerden çıkaracağız” diyorlar.

Meselâ, siz ve ben “İdamı geri getiremezsiniz; getirseniz bile bunun tatbikini geriye doğru yürütemezsiniz “ diye bağırırken, onlar, bunu yapamayacaklarını bile bile, MHP muhaliflerinin “Hayır” kampanyasını etkisiz hale getirmek için, “İdam Cezasının geri getirilmesini de referanduma sunarız “ diyerek, referandumda “ Evet “ demenin hazzını vatandaşa sunuyor.

Meselâ, siz Türkiye’deki işsizlik sayısını, dünyadaki işsizlik sayısı ile çarpıp bölerken, Onlar, 20 günde 113 bin kişiye iş sağlıyorlar. '1.5 milyona iş bulacağız' diye, gençleri ' Evetçilerin ' yanına koşturuyorlar..

Siz, şaşkın şaşkın,” Ne oluyor?” derken, onlar Çalışma Bakanı’nı telefonun başına oturtuyorlar ve 82 ilin Valisi, İş Kur Müdürü, Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı ile tele-konferans yoluyla konuşturarark, bu 113 bin sayısını her gün arttırıyorlar..

Aradaki farkı anladınız mı?

Not: Katkılarından dolayı Bengi Bilik hanıma teşekkürler.