Hamd (Övülme), bütün alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. (Fatiha / 2)

Ey İnsanoğlu,

Eğer iyilik yapabilecek konumdaysan, iyiliklerin artıyor ve insanlar senin yaptıklarından istifade ediyorsa bu Allah'ın dilemesiyle gerçekleşir.

Sen kalk Allah'a şükret. Allah, katından senin için bir iyilik indirdi. Sen ne kötülüğü ne de bir iyiliği ‘O’ dilemedikçe yapamazsın. Bununla birlikte iyilik sahibi başkasına iyilik ettiğinde, aslında en büyük iyiliği kendisine etmiş olur. Çünkü insanın yaptığı işler ameller iyilik ya da kötülük nispetinde ayrı ayrı defterlere yazılır. Kişinin kötülük işlemekten sakınıp iyi işler yapanlardan olması, kendisinden iyiliğin sadır olması kişinin kendisine yaptığı büyük bir iyiliktir.

“Hayrı da, şerri de, her şeyi yalnız Allah yaratır. Başkası bir şey yaratamaz.”

Kişi bir iyilik yapar da bu iyilik karşısında iyilik gören kişiden bir övgü, şükran ve teşekkür bekleyerek gerçekten övülmeye layık olan Allah'a riya gibi büyük bir günahla yükselmiş olur.

Şükür, nimeti verene karşı duyulan minnetin açık bir göstergesidir. O yüzden, kendisinden bir iyilik gördüğümüz kişiye teşekkür ederiz.

Şükür ve minneti en çok hak edense, mülkün mutlak sahibi olan Allah-ü Teâlâ’dır. İyiliğin ödülünü Allah verir. İyiliğin sahibi Allah’tır ve her iyilik karşılığını bizzat Yaratıcı’dan bulacaktır.

Bir yerden bir yere otobüs ile seyahat ettiğinizde, gideceğiniz yere sizi sağ salim vardırdığı için ilk yapacağınız iş otobüsten inip otobüsün kaputuna sarılıp, tekerleklerini öpmek olmasa gerek. Sizi varacağınız yere kazaya mahal verdirmeden götüren, aracı süren şoföre, gerçek iyilik sahibine teşekkür etmen gerekir.

Bu kıssada otobüs, elinden dilinden iyilik zuhur eden insandır; kıssadaki şoför ise gerçek iyilik sahibi Allah’tır (cc)…

Sehl bin Abdullah’a:

‘Güzel ahlak nedir?’ diye sorulunca,

Yaptığı iyiliklerden dolayı kimseden karşılık beklememektir buyurdu.

Övgü, medh, iltifat, teşekkür... Yalnız Allah'a mahsustur... İyilik de kötülük de yalnız O'nun katından O'nun dilemesi ile yeryüzüne iner ve sahibini bulur.

Mesela göz ameliyatımızı başarıyla gerçekleştiren doktora bu çabasından dolayı defalarca teşekkür ediyoruz. Aynı teşekkürü o gözü yoktan var eden Rabbimize karşı da yapmamız gerekmiyor mu?

İnsanlardan teşekkür beklemeyelim...

Yüzyılın büyük alimlerinin olan Seyyid Osman Hulisi (k.s) tam bir hizmet aşığıydı, ömrü hayatını okul, hastane, medrese gibi insanlığa faydalı hizmetleri hayata geçirmek için harcadı. Onun meşhur bir sözüdür:

“Garazsız (amaç) hem ivazsız (karşılık) hizmet et her canlıya, kimsesizin düşkünün ayağı eli ol.”