Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. (Bakara 3)

Kim Allah’a güzel bir borç verirse, o taktirde, o (verdiği) kendisine kat kat çoğaltılarak ödenir. Ve Allah, (ilâhi kanun gereği kişinin rızkını) daraltır ve genişletir. Ve O’na döndürüleceksiniz. (Bakara 245 )

Sadaka, bağış denilince aklımıza ilk gelen infak şekli para ve mal ile yapılan bağışlardır. İnfak etmenin marifetteki açılımıysa kuşkusuz daha kapsamlı ve geniştir.

Üveyslerin öğretmeni Muharrem Karabay marifet sohbetlerinde Kur'an-ı Kerim’in açılımlarından şöyle bahsediyor.

Şems Tebriz Makalat’ta buyuruyor ki: “Kur’an bir mümine 7 ayrı değişik şekilde açılır” diyor. Sultanlara binlerce kez açılır. Bunun Kur’an’daki anlatımı şu: Denizlerin hepsi mürekkep, ağaçların hepsi kalem olsa, bir o kadarı daha getirilse, bunlar biter, Allah’ın kelamı bitmez. Yani Allah’ın Kur’an’da açılımı kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar zannederler ki, Kur’an bir ayettir, onun bir tek açılımı var, yanlış. Kur’an’dan siz ne anlıyorsanız, sizin için ast olan odur. Kur’an’ı oku diyor. Okuyalım.

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Her şeyin zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur."

İlim, Allahü teâlânın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir ve her şeyin bir zekatı olduğu gibi bu ilmin de zekatı vardır.  İlim sahibinden bu ilminden infak etmesi istenilir. Bilmeyene öğretmek gibi. Bilgiye gerçekten muhtaç olana istenileni öğretmek gibi.

Başka bir mü'min kulda sağlam ve sağlıklı bir vücuda sahiptir. Onun önceliği, hasta ya da bakıma muhtaç, güçten düşmüş yakınlarına Allah'ın üzerindeki nimeti olan sağlık nimetini kullanarak onlara infakta bulunmalı.

Mahşerde insana sorulacak sorulardan biri de ömür içerisinde bir dönem olan gençliğini kulunun nerede ve nasıl tükettiği, neyle meşgul olarak geçirdiği sorusudur. Allah sana gençlik nimeti vermiş ve kul da Allah'ın vermiş olduğu bu nimeti yaratılış amacındaki kutsi amaca uygun olarak, dine hizmet ve iyilik noktasında kullanması, gençliğini hayır yolunda, hizmet ederek tüketmesi infakın en güzellerindendir.

Sen, sana kötülük yapana, aynısıyla karşılık verme! (Kötülüğü, güzel bir davranış ile başından savmaya çalış). (Fussilet 43)

Kişinin sahip olduğu güzel ahlak ve bu nimeti de insanlara güler yüz ve tatlı dille, kalp kırmadan infak etmesi ne güzel bir infaktır. Sana yapılan kötülüğe karşı senin, Allah'ın üzerindeki en büyük lütuflarından biri olan güzel ahlak ile, iyilikle karşılık vermek kamil müminlerin şiarıdır.

Gönlünde Allah sevgisi derinden yer etmiş kişi de insanlara Allah’ı sevdirecek, insanları O'na karşı sevgiyle yakınlaştıracak ameller içerisinde olacaktır.

Merhamet ve temiz kalpli olan Müslüman da çevresine güzel ahlakıyla örnek olacaktır.

Hiçbir şey yapamıyorsa insan, birine kötülük yapmasa, kötülük yapmaktan sakınsa bu da infaktan sayılmıştır.

Yunus, sana taş atana gül at diyor. Bunu yapabilmek için Yunus olmak şartı yok ama Yunus gibi olma şartı var.