Eski Yunan'da mutluluk, ikiye ayrılmış bir güvercinin parçalarının doğru birleşmesi olarak tarif edilirmiş.
Hep düşünürüm, bizim kültürümüzde eksik olan nedir? diye..
Şimdi anlıyorum ki,ikiye ayrılmış mutluluk güvercini gibi, kültürümüz de ikiye ayrılmış ve bir türlü doğru eşleşme yapamıyor.
Hep ikiye ayrılmışız, hep birine ak, birine kara gözüyle bakmışız.
Ya Nazım, ya Necip demişiz.
Hem Nazım Hikmet ' i, hem Necip Fazıl' ı sevememişiz.
Genellikle sağ iktidarlar, sol düşünceyi reddetmiş, sol düşünce de, sağ iktidara yâr olmaktansa kendi labirentlerinde dolaşmayı tercih etmiş.
Yani demokrasi güvercinimiz, eşleşme doğru ve aynı güçte olmadığı için bir türlü uçamamış.
Kayıktaki kürekçi gibiyiz..
Kollar aynı güçte değilse; kayığın kuvvetli kolun tesiriyle yolundan sapması gibi, sağ kolumuzun gücü bizi bir türlü evrensel değerlerin rotasında tutamamış. 
Daha açıkçası siyasetimizde sol kolumuzun gücü zayıf olduğu, sol adına konuşanlar solu bilmedikleri için hedefe varamıyoruz.
Yani siyaset dünyamızda eleştirel sol yok..
Eleştirel sol olmadığı için de, bir tarafta, eleştirel düşünceden nasipsiz badem bıyıklılar, kendilerini danışman sanıyor. 
Diğerleri de, Marks' ı , Engels' i ,Robert Owen' i okuyup anlamak yerine, Nazım' dan bir kaç şiir ezberleyerek kendilerini solcu sanıyor..
Arada bir, "Bu memlekette eksik olan CHP ' nin lider sorunudur." diyoruz ya, pek doğru değil bu..
Doğru olan, sade iktidarın değil; muhalefetin de sol kültürden mahrum oluşudur. 
Ben seksen küsur yaşımda Prof. Rona Aybay 'ın " Robert Owen, Sosyalizmin öncülerinden -Yaşamı, Eylemi, Öğretisi" adlı, aynı zamanda doktora tezi de olan eserini iki senedir elimden düşürmezken ve " Niye bu kadar geç kaldım bu eseri okumaktan ?"diye eseflenirken, esas okuması gerekenlerin, yani sol düşünceyi temsil edenlerin , ne Owen' den, ne de Rona' nın eserinden haberleri var.
Eminim ki, bana , " Bir gözün toprağa bakarken , bu gayret niye? " diyenleriniz var.
Şundan emin olunuz ki, kabirdeki sorgu meleklerine doğru cevap verebilmek için bu eserleri okumuyorum..
Hayatımı gözden geçirirken, 1962/ 15 Haziranından beri insanlara yazarak bir şeyler söyleyen biri olarak ve " Acaba yanlış mı yaptım?" diye korkarak fikirlerimle de yüzleşiyorum.
Hepsi bu.
Belki, mutluluğun bu da bir yolu..
Mazinizle yüzleşmeyi becerirseniz, doğrularınızla sevinir , yanlışlarınızdan dolayı özür dilerseniz, daha uzun yaşamazsınız ama, adam gibi ölürsünüz.