Başlık Ernest Hemingway'in başyapıtlarının birinin başlığı.
İspanya iç savaşı konu eden bu savaş temalı eseri diğer birçok eseri gibi dünya klasikleri arasına girmiştir.
Ancak bu başlık bir kitap başlığından öte sık sık deyim olarak da kullanılır.
Aslında bu deyimi ilk kullanan  İngiliz şair John Donne'dır.
Bu deyim birilerinin veya bir şeylerin ömrünün sona erdiğini ifade etmek için kullanılır.
Dinimizde bunun karşılığı sela okunmasıdır.
Bir ay sonra Bulgaristan'da yapılacak genel seçimler nedeniyle ülkemize peş peşe sözde soydaşlarımızı temsil eden siyasi partinin temsilcileri geliyor.
Peki ama gelenler umduklarını buluyor mu, yoksa " ne umduk ne bulduk" durumları mı yaşanıyor?
Bunun yorumunu yapmaya gerek yok.
Medyaya yansıyan fotoğraflar her şeyi fazlasıyla anlatıyor.
Bilimsel olarak kanıtlanmıştır:
İletişimde duygu ve düşüncelerin aktarılmasında beden dilinin etkisi yüzde 60'ın üzerindedir.
Ziyaret yapılan yerlerin , belediye ve STK'lardan, en önemlilerindekilerin ev sahiplerinin beden dili her şeyi fazlasıyla belli ediyor.
Bıkkınlık ve baştan savma duruşları her  şeyi açıklıyor.
Kendi adımıza bu yerlere yapılan ziyaretlerin perde arkasını da bildiğimizden fotoğraflara yansıyan görüntülerin doğruları yansıttığını çok net biliyoruz.
Bazı militan dernek yöneticileri dışında pek itibar görmedikleri ortada.
Bunlar üyeleri nezdinde itibarlarına zarar verdiklerinin farkında değil.
İleriki dönemlerde neden bahsettiğimizi hep beraber göreceğiz.
O zaman bu yazımızı tekrar hatırlatırız.
Bundan öte DPS'de  seçimlerden  sorumlu  olanlar çok büyük  hata yapıyor. 
Peş peş heyetler göndermeleri inanılmaz stratejik hatadır.
Bu durum işlerin iyi olmadığının  itirafıdır aslında.
Normal şartlarda buralara uğrama zahmetinde bulunmyanlar bu kadar sık ziyerette bulunmaları durumların içaçıcı olmadığı algısı yaratıyor.
Parti telaş  içinde seçmen desteği aradığı algısına ve kafası karışık ve daha karar vermeyen seçmenin daha da uzaklaşmalarına sebep oluyor bu durum.
"Süper zeka!?" onursal başkan  bunu nasıl akıl edemiyor hayret.
Nisan'ın dördünde yapılacak seçimlerde yine belli oranda oy alacaklarına şüphe yok.
Bunun nasıl olacağını anlatmaya gerek de yok.
Yine seçimin son gecesi gecenin bir vakti bazı kişiler ellerinde çantalarla ev ev dolaşacaklar.
Tek farkla; Bu defa ellerindeki çantlar çok daha büyük olacak.
Zira artık seçmeni "ikna" etmek çok daha zor olduğunun kendileri de farkında.
Bunlar uzatmalar ve son çırpınışlar olduğunu  çok iyi biliyorlar.
Liste başlarına gençleri koyup partiye devamlılık katma gayretleri de nafile uğraşlardır. Evet gençlik önemli ama o kadar da değil.
Gençlerde keramet olsaydı dünyanın en güçlü devletlerini gençler yönetirdi.
...Ve nihayetinde ne hazin değil mi?
Düne kadar kendi yandaş medyalarında güya bu partinin onursal başkanının buradaki iktidarı dize getirdikleri yönünde naralar atarken şimdi gelip aynı iktidardan medet umar hale düşmeleri kimin kimi dize getirdiğinin en büyük kanıtıdır
Nihayetinde bu parti miadını doldurmuştur ve hoş anılmayacak şekilde  tarihin siyasi çöpüğüne karışması kaçınılmazdır.
Son olarak da neden "sela kimin için okunuyor" değil de "çanlar kimin için çalıyor" deyimini kullandığımızın cevabını herkes kendisi versin.