(26 Ocak 2016 tarihinde facebook sayfamızda paylaşılan görüşlerin revize edilmesi ile)

Herkes, 7 Haziran seçimlerinden sonra, Selâhattin Demirtaş ve arkadaşlarının demokratik siyasetin kendilerine sunduğu ‘Türkiye Partisi’ ve 2019’da ana muhalefet partisi olma şansını nasıl kaybettiklerini , daha doğrusu barışı nasıl engellediklerini  gördü

Kandil’e, “ Silahları bırakın, demokratik siyaset başarmıştır.” diyememelerinin sebebi, biraz da Öcalan’ın SelahattinDemirtaş’ı  lider olarak kabul etmemesiydi.

Biliyoruz ki, İmralı’ya giden heyetlere  Selâhattin Demirtaş’ın sadece bir kere iştirak edebilmesi  bundandır ve o ziyarette Öcalan’ın   Demirtaş’a,  “ Önderliğe rağmen, lider olunamayacağını “ söylemesi, Ankara kulislerinde duyulmuştur.

Bu ihtar, Demirtaş’ı Kandil’in kucağına itmiştir.

Kandil, “Öcalan önderimizdir; ama, esirdir ve iradesi hür değildir..Devletin dayattığını söylemek mecburiyetinde kalmaktadır” diyerek terörden beslenmeye devam etmiştir.

Yakın bir zamanda, Kandil’in vahşetine değilama, Öcalan’ın barış için müzakere anlayışına yakın bir yeni Kürt partisi kurulacaktır.

Kandil’in kan dökme vahşetinin masum çocuklara kadar uzaması, Kürt halkını bezdirmiş ve kendisine eşit vatandaşlık vaat eden demokratik siyasete hasret duyması sonucunu sağlamıştır.

Aklı başında Kürtler,demokratik tahlillerle, uğradıkları şiddet karşısında bocalayan ve ekmeklerinden ve yuvalarından olan Kürtler de  kapalı kepenklerle bu neticeye varmışlardır

Leyla Zana, Kemal Burkay, Dengir Mehmet Mir Fırat, Hatip Dicle, Celâl Doğan gibi Kürt siyasetçilerin  bunu görerek yeni bir parti kurulması yolunda adım atacaklarını, ya da, Kemâl Burkay’ın mevcut ve  şiddeti reddeden partisine yöneleceklerini tahmin ediliyordu.

İlk işaret fişeği Altan Tan’dan geldi.

HDP’nin içinde bulunup, Kandil’e bu kadar bağlı olmayı içlerine sindiremeyen bazı milletvekillerinin de  kendisini takip edeceklerine ve esasında bu işaret fişeğini gözlediklerini biliyorum.

Daha demokratik bir anayasaya kavuşma şansımız ve Türkiye’mizin bütünlüğünü korumamız için, üniter yapıyı koruyup, eşit vatandaş olmak isteyen Kürt siyasetçilere ihtiyacımız var.

Bu ihtiyacı Cumhuriyet Halk Partisi yaratmıştır.

Demokratik, sosyal, laik devlet için siyaset yaptıklarını iddia edenler, sahneye çıkmaz, masaya oturmazlarsa; iktidar barıştan yana olan siyasetçilerden destek bulmaz, anlayış görmezse, bir  iki aya kalmaz bölünecek bir MHP ‘nin radikal kanadıyla işbirliği yapılarak çıkarılacak bir anayasaya mahkûm olacağız.

Ya da,barışı kurmak, huzura kavuşmak ve daha demokratik bir dünyada yaşamak için, şiddeti reddeden ve üniter devletin eşit vatandaşlığını özleyen Kürtlerle yeni bir anayasa için masaya oturacağız.

Bunu görmüyor musunuz?