Kitap dosttur, kitap yarendir…

Kimi zaman hikayedir, kimi zaman roman…

Kimi zaman masaldır, kimi zaman şiir…

Kısaca ben kitabı geçmişle gelecek arasındaki en önemli köprü olarak değerlendiriyorum.

Tıpkı 45 yıl önce Murgul’a bağlı Damar Orta Okulu’ndaki Türkçe Öğretmenim Nuri Aksakal gibi… Gerçi daha sonra dönemin Artvin Öğretmen Okulu’na Edebiyat öğretmeni olarak atanmıştı.

Artvin, Ardanuçlu olan Aksakal, öğrendiğim kadarıyla ilk kitabı geçtiğimiz yıllarda ‘Kürdevan’dan Mektup Var’ı yayınladı. Düz yazı ve şiirden oluşan kitapta yer alan ‘Efkar Tepesi ve Şavşat’ adlı eseri de Artvin Valiliği tarafından düzenlenen yarışmada ikincilik ödülü aldı.

Kitabı elde etme şansım olmadı. Çünkü hepimiz bir yerlere savrulmuşuz. Hocayla irtibatımız yok. Ta ki adeta bir sosyal medya fenomeni olan ve geçmişine, dostluklara çok değer veren ortaokul arkadaşım Cahide Seyidoğlu Soysal'la tanışana kadar. Sevgili Cahide nerede eski hocalarımız var, eski ortak arkadaşlar var; bulup buluşturup bizlerle irtibatı sağlıyor. Yalnız Nuri Aksakal değil, Mehmet PehlivanMuammer Kırdar gibi değerli hocalarımla bile irtibata geçme fırsatı elde ettim. Ayrıca çok merak ettiğim beden eğitimi öğretmeni Adile Çiçek’in de sağlıklı olduğunu öğrenmiş olmaktan büyük mutluluk duydum.

Bu vesileyle sevgili Cahide’ye çok teşekkür ediyorum.

Cahide bu boş durur mu?

Telefonla arıyor;

“Nuri Aksakal hocamız kitap yayınlamış Bursa Kitap Fuarında olacak” deyince ben de soluğu hocamın yanında aldım. Kendisiyle neredeyse yarım asır sonra buluşmanın keyfi bir başkaydı. O da ikinci eseri Gün Gelir adlı şiir kitabını okuyucuyla buluşturdu.

Kitabında eski okul arkadaşlarına atıfta bulunuyor mısralar arasında.

Kitabı bir çırpıda okudun desem yeri var. Ağzınıza, yüreğinize, emeğinize sağlık hocam…

Gün Gelir geçer, darısı yeni kitaplara

Elektrikli araçlar çalıştayı

Bu ülkede 7 yıldan beri yerli marka otomobil konusu gündemde. Ama bir arpa boyu yol aldığımız söylenemez. Çünkü bu konuyla ilgili ne bir bilgi paylaşımı var, nede sorularımıza verilen doğru düzgün cevap.

Bildiğimiz kadarıyla araç olursa elektrikli olacak. Benzin ve mazotlu otomobil pazarı zaten kapanın elinde kalmış.

Herhalde tasarımı, yazılımı, donanımı da, motoru da yerli olacaktır. Yoksa farı nereden gelmiş, Cant’ı kim üretmiş fark etmez.

Yani yerli marka otomobil konusunda davulda tokmakta bizde olmalı.

Zaten Bursa sahip olduğu kalifiye eleman, bilgi birikimi ve teknolojik altyapısıyla bu işi kotaracak kapasiteye çoktan sahip. Yeter ki girişimcinin önünü açalım.

Korkarım biz ağzım gözüm diyene kadar emperyalist güçler elektrik aşamasını da geçip başka alternatiflerle karşımıza çıkarlarsa şaşırmayın.

Bu gün Bursa Akademik Odalar Birliği Yerleşkesinde (BAOB) Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen elektrikli araçlar çalıştayını çok önemsiyorum.

Merak ediyorum bu konuda neler söylenecek.