AB ile tatsız ilişkiler, ABD parası ile anlamsız çelişkiler devam ediyor. Önce dolara bakalım. Ülke olarak ABD Başkanlık seçimlerinde tuttuğumuz at  gelmedi diye başımıza gelmeyen kalmadı.

 Dolar, Türk Lirasına karşı 2017 sonu tahmini fiyatını yakalamak üzere...

 Dolar borçlularının içi yanıyor. Yatırımda yakalananların ekmeği kanıyor...

 Doları yenmenin çözümü keşke dolar bozdurmak olsa ama maalesef gerçek öyle değil. Siz doları bozdurdukça o gemi azıya alıyor, daha çok  şımarıyor ve rekor üzerine rekor kırıyor.

 Biz dolar bozdurdukça uluslararası piyasalarda güvenirliliğimiz sorgulanıyor ve azalıyor. Çünkü ülkemiz topraklarında kayda değer katma değer  yaratamıyoruz. İhracat arttıkça dış ticaret açığı artar mı? Bizde artar. Arz talep dengede olsa cari açık büyür mü? Bizde her ahval şeraitte büyür.

 On yıllar önce Maocu Kızıl Çinliler dediğimiz ülke ne yapıyor. Üretim yapıyor ama dünyanın talebine arz yaratıyor. Peki, orada dolar asabi tansiyon  gibi oynuyor mu? Asla! Hatta dünya piyasasında dolara tokat atacak kadar güçlü dolar rezervine sahipler. Ve hatta dolara güvenmedikleri ve dahi ‘ihtiyaç fazlası‘ dolarları olduğu için artık ABD’den tahvil satın alıyorlar.

Bu işleri yaparken çok mu sağlıklı büyüyorlar?

Öyle de değil! Baktığınız zaman çocuk işçiler, ölümcül çalışma saatleri ve bütün bunlara karşı sosyal devlet anlayışından uzak düşük maaş ve gelecek güvencesi olmayan çalışma hayatı görüyorsunuz.

Bizde durum pek farklı diyen varsa ayağa kalksın. Biz üretmeyi bilmeden üretim yapıyoruz. Talebi dikkate almayınca da çok fiyata üretip yok fiyata satıyoruz.

Trump gelirayak başımıza bunları açmadı ki; ama biz her dönemde bayılıyoruz bizim oğlan olmaya ve sürekli ensemize tokat yiyoruz.

Küstüğümüz, kızdığımız, küstah dediğimiz AB Ülkelerine yaptığımız ihracatın yüzde 60’ını oluşturuyor. Onların kendi kriterleri üzerinden haklı ya da haksız yaptıkları eleştirileri namus meselesi yapıyoruz. Neden? Çünkü suçluluk duygusu refleksimiz akil yolun önüne geçiyor.

Aslında AB yi de ABD yi de dize getirmek o kadar kolay ki;  Seksen milyondan bir ‘Elon Musk‘ yarat ve dünya sana kurban olsun.

Bu Elon Musk denilen adam Güney Afrika asıllı Amerikalı mucit ve girişimcidir. SpaceX’in kurucusu ve Tesla Motors ile PayPal’ın kurucu ortaklarındandır. SpaceX’te CEO ve baş tasarımcı; Tesla Motors’da başkan, CEO ve ürün mimarı olarak görev yapmaktadır. Bütün bunlar yetmez gibi Solar City’nin de başkanıdır.

Bu adam tek sermayesi olan beyni ile dünyayı 22. yüzyıla hazırlamaktadır. Bu adam ile golf oynamak için Obama sıra beklemiştir. Bu adam gezegenlerin patronu olan NASA’yı malamat edip kendisine taşeron yapmıştır. Bu adam sadece beynini çalıştırarak enerji paradigmalarını değiştirmiştir. Bu adamın projelerinden sadece birine ortak olmak için çok milyar doları gözden çıkarmak gerekmektedir.

Bizden 41 yaşındaki bu Güney Afrikalı adam gibi birisi çıkar mı? Elbette çıkar ama…

Tarla müsait ama ekimi de dikimi de bakımı da sulamayı da Allah’a bıraktığımız için bizden futbol için stoper bile çıkmıyor, Elon Musk nasıl çıksın?

Biz eğitimde paradigmaları değiştirmedikçe bu topraklardan su gibi petrol bile çıksa kaderimizi değiştiremeyiz. Çünkü akıl petrolün de önüne geçerek hükmünü sürdürüyor.