26 Ağustos 1071 tarihinde Alparslan tarafından zaferle sonuçlanan Malazgirt Zaferi’nin üzerinden 946 yıl geçti. O günler tekrardanyâd edildi. Tarihimizi unutmamak, gençlerimizin de o günleri yaşaması ve yaşatması adına önemliydi bu kutlamalar.

Yarın da kurtuluş hikâyelerimizin simgelerinden olan ulusal bayramımız30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95. yıldönümü. İnanıyorum ki bu bayram da ülkemizin dört bir tarafında coşkulu etkinliklerle kutlanacaktır. O milletimizin mayasında yer alan kahramanlık ruhunun unutulmaması ve unutturulmaması adına çok önemli bu bayramlar...

Türk milleti olarak bizler Malazgirt’i, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı,İnönü’yü unutursak tekrar o günleri yaşamak zorunda kalabiliriz. 

Geçmişten dersler çıkarmalıyız.

Geçmişten ibret almak için Çanakkale, Anafartalar, Conk Bayırı, Seddülbahirve günümüzde de 15 Temmuz’da yaşananlar yeterlidir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1071 Malazgirt Anıtı'nda düzenlenen Anadolu'nun Fethi Malazgirt 1071 Anma Programı'nda;

Sultan Alparslan'ın, savaşmak için ordusunun önüne geçtiğinde ‘Şehit olursam bu beyaz elbisem kefenim olsun, zaferi kazanırsak istikbal bizimdir’ sözünü hatırlattı. Gerçekten de bu zafer milletimize yeni bir vatan, yeni bir istikbal kazandırdı.

Malazgirt Zaferi'nden sadece 4 yıl sonra 1075'te bu coğrafyadaki ilk devletimizin, Anadolu Selçuklu Devleti'nin kuruluşunu ilan ettik.

Yaklaşık iki asır sonra da dünyanın gördüğü en büyük devletlerden biri olan Osmanlı Çınarı Anadolu'da kök salmaya, yedi iklim, dört kıtayı gölgesi altında toplamaya başladı.

***

Erdoğan, Malazgirt coşkusunu hitabet diliyle de güçlendirerek şu cümlelerle seslendi meydandaki 10 binlere…

“Anadolu, ey Anadolu cennet vatan Anadolu, altı kanla üstü çileyle yoğrulmuş Anadolu. Ecdadın emaneti, geçmişimiz Anadolu. Çocuklarımıza bırakacağımız en değerli mirasımız Anadolu. Bugün tam 946 yıldır bizimlesin, bunca yıldır doğudaki ve batıdaki, kuzeydeki ve güneydeki kardeşlerinin hem köprüsü hem umudu oldun. Bugün de tüm soydaşlarının, tüm dindaşlarının umudu olmaya devam ediyorsun. Yazık sana ağlamayan şaire, yazık sana titremeyen vicdana, yazık sana uzanmayan ellere, yazık seni kurtarmayan insana. Ey Anadolu, sen ki asırlarca hem Yavuz'u hem Yunus'u bağrında yaşattın! Sen ki asırlarca sevgiyle bakanı yüreğinle, düşmanlıkla bakanı bileğinle karşıladın. Bir asır önce senin kollarını, kanatlarını budamakla kalmayıp kalbini de yerinden söküp çıkarmaya niyetlendiler.”

Erdoğan, konuşmasının son bölümünde özetini yaptı ve “Maalesef ülkemizde, Malazgirt Zaferi uzun zaman ihmal edildi. Anadolu'daki varlığımızı bin yıl önceki Malazgirt'i atlayıp, Anadolu'daki zayıf bağlantılarla daha eskilere götürme çabası belki iyi niyetliydi ama beyhudeydi” hatırlatmasını yaptı.

Evet, sevgili dostlar tarih de, geçmişimiz de önemlidir.

Kimse kimseyi ötekileştirmeden beraber ve huzur içinde yaşamamız önemlidir.

Huzursuzluk çıkaran değil, huzur için mücadele edenlerden olmamız lazım.Ülkemizin değerlerine sahip çıkmalıyız. Bir tuğla da biz koymalıyız.

Dışarıdan ve içeriden oynanan oyunlara gelmemeliyiz.

Birlik ve beraberlik var oldukça şanlı Türk bayrağımız ilelebet dalgalanacaktır.

Bu vesile ile bütün şehit ve gazilerimizirahmetle anıyoruz. Bir hafta içinde üç güzel günü yaşamak, ancak böyle bir millete nasip olur… Malazgirt Destanı, Kurtuluş Destanı ve Allah’ın Müslümanlara bahşettiği Kurban Bayramı

Üçünün de hakkını verip kutlamasını bilene mübarek olsun…