Bir milletin eğitim seviyesini nasıl ölçersiniz?

Bireylerin mezun olduğu okul sayısı ve okul seviyesiyle mi?

Yüksek okuldan, alçak (eğitimsiz!) adam çıkmıyor mu?

Öyleyse okul sayısı ve seviyesi ile oluşan eğitim seviyesi tespitini çürüttük.

Bize göre,

Bir milletin eğitim seviyesi, o ülkede duvarlara, caddelere, sokaklara asılan "YASAKTIR" levhalarının sayısı ile doğru orantılıdır.

"YASAKTIR" levhaları çoksa, eğitimsizler mevcuttur.

"YSAKTIR" levhaları azsa veya yoksa, eğitimli bir toplum oluşmuş demektir.

Bazı yasaklar vardır, genel ahlak kuralıdır bu yasaklar.

Örnek;

"KIRMIZI IŞIKTA GEÇİLMEZ"

"ENGELLİ PARK YERİ"

"ÇİMLERE BASMAYINIZ"

"ÇÖP ATMAYINIZ" örnekleri çoğaltabiliriz.

Kırmızı ışıkta geçen , engelli parka yerine aracını utanmadan park eden, çimlere basan, çöp atılmayacak veya dökülmeyecek yere çöp atan, çöp döken...

Kişiler var mı?

Ve bunları uyarıcı levhaların sayısı bizim ülkemizde oldukça fazla mı?

Fazla...

Öyleyse eğitim seviyemizin oranını siz verin...

Üzüntümüz şudur; Bir çoğu yüksek okul mezunu olan bu alçak karakterli insanlar yüzünden, hepimiz EĞİTİMSİZ damgası yiyoruz...

***

MİLLİ SES VER PROJESİ

Son dönemde şu soru ile çok sık karşılaşıyoruz;

"MİLLİ SES VER PROJESİ ile ilgili çağrılar yapmaktan bıkmadınız mı?"

2006 Yılı...

Bursa Valisi Nihat CANPOLAT'ın oluru ile tasarladığımız afişleri, tüm kamu kurumlarına ve OSB'de bulunan sanayi kuruluşlarına hediye etmiştik...

Yıl 2000...

Manisa Valisi Muzaffer ECEMİŞ'in olurları ile Manisa'nın tüm ilçelerinde Milli Ses konferansları vermiştik...

1996 Yılında...

Samsun'da yapılan çalışmalarla Karadeniz de Milli Sesi yankılandırmıştık...

Yıl 20014...

Ege'de başlattığımız Milli Ses hamlesi ile 19 ilde kalite fırtınası estirdik...

Bursa ve Güney Marmara da ise Milli Ses sürekliliğini devam ettiriyor, Milli Ses Ver Projesi bu bölgede hala devam ediyor...

Yani anlayacağınız, MİLLİ SES VER PROJESİ yeni değil, yıllardır savunduğumuz bu projeyi bugün de savunmaya devam ediyoruz.

Devam diyoruz;

Çünkü MİLLİ SES VER PROJESİNDEN başka bir çıkış yolu görmüyoruz.

Yerli üretimin nitelikli hale gelmesini ve yerli ürünlerin tüketiciler tarafından tercih edilmesi anlayışını hala gerçekleştiremedik.

Yabancı marka hastalığına hala çözüm bulamadık.

Devleti ve bir başkasını suçlamadan önce, hala aynaya bakmayı alışkanlık haline getiremedik.

İğneyi kendimize batırmaktan geçtik, kendi iğnemizle, kendi söküğümüzü dikmeyi öğrenemedik.

Kendi kuruluşumuz olan TSE varken, yabancılardan belge satın alma hastalığından vazgeçmedik.

TSE'cileri bile TSE'li yapamadık!

Kaliteyi, temiz kaliteyi hayat tarzı olarak benimseyemedik.

Şimdi, yazının girişinde bize sorulan soruya, bir soru ile cevap verelim...

Yukarıda sıraladığımız hususların ışığında, sorumuz şu;

MİLLİ SES VER PROJESİ herkes tarafından benimsense, kabul görse, uygulansa, MİLLİ GELİR HANGİ SEVİYEDE OLURDU?

Sonucu şöyle bağlayalım:

Bu ülkede, temiz kalite hakim konuma gelinceye kadar "MİLLİ SES VER" ÇAĞRILARIMIZ devam edecek!..