Eğitim konusu yıllarca en çok tartışılan konuların başında gelmekte.

Bu konularda binlerce yazı yazıldı, işin uzmanı olanlar da,olmayanlarda da sayısız yorumda bulundu. Değişik fikir ve öneriler getirildi ancak herkes mevcut eğitim sisteminin yetersiz olduğu fikrinde birleşiyor.

Doğrudur!

Zira mevcut sistem, çocukları gerekli gereksiz bilgi bombardımanına maruz bırakarak ezbercilik, yani bilgi depolamak üzerine kuruludur.

Oysa bilgi depolamaktan daha önemli bu bilgiyi rasyonel kullanma yeteneğidir.

Bu da ancak zekave analiz yeteneği ile mümkün olabilecek bir şeydir.

Yani etkili bir eğitim sistemi, bilginin yanında çocukların asıl yorum ve çözümleme yeteneklerini geliştirme üzerine kurulu olmalıdır.

Böyle olmayınca da mevcut eğitim sistemine göre ilgili alanlarda başarı potansiyeli en yüksek öğrencilerin yerine genellikle ezbercilikten başka hiç bir vasfı olmayan öğrenciler seçilmekte.

Bundan dolayı OECD ülkeleri arasında sondan ikinciyiz.

Eğitim sistemi temelden arızalı olunca, bununla bağlantılı olarak sınav sistemi de en az o kadar arızalı demektir.

Ezbercilik sistemine paralel üniversiteyi kazanmak isteyen bir öğrenci ayrıca dershaneye gitmek zorunda da kalmakta.

Eğitim sistemimizdeki sıkıntılardan dolayı, karar verici irade geçmişte olduğu gibi, günümüzde de zaman zaman farklı arayışlar içine girmekte.

Ama bu güne kadar tatmin edici bir netice elde edilebilmiş değil.

Herkes çözüm istiyor ancak bu çözüm arayışları bu güne kadar yapıldığı gibi deneme yanılma yöntemiyle olmamalı.

Zira olan çocuklarımıza oluyor.

Çocukluğunu, gençliğini yaşayamadan hayatları akıp gidiyor.

Bunun karşılığında nitelikli eğitim alabilseler buna değer denilecekte de, o da yok. OECD ülkeleri içindeki sıralamada yerimiz ortada.

Sonuç olarak sistem kötüden de ötedir.

Eski sistemde üniversiteyi düşünen öğrenciler buna ön hazırlık olarak okulun verdiği katsayıdan dolayı iyi bir liseye,fen veya Anadolu lisesini, kazanmak için ayrıca bir efor sarf etmek zorunda kalıyordu.

Ancak yeni yapılan düzenleme ile, yani üniversiteye giriş puanlarının hesaplanmasında okul katsayısının önemini yitirmesi ile artık bu liselere girmek için mücadele vermenin önemi kalmadı.

Burada belki ülkemizdeki sayılı liseleri, Robert koleji, Galatasaray lisesi gibi, ayrı tutmak gerekebilir.

Zira buralardan mezun olmak ayrı bir prestij konusu.

Ama normal fen veya Anadolu liselerinin pabucu dama atılmak üzeredir.

Yeni dönemde en revaçta olan liseler hangileri mi olacak?

Açık öğretim liseleri.

Okul puanlarının ortadan kalkmasıyla lise öğrencileri bırakın normal liseye gitmeyi, nasıl olsa her ne kadar dershaneler resmi olarak kapatılmış olsa da, bu dershane sistemi ile hazırlanmadan üniversite kazanmak hayal olduğundan bu dershane sisteminde daha etkili çalışabilmek ve daha fazla vakit ayırabilmek için her gün liseye gidip vakit kaybedeceklerine üniversiteye gitmeyi düşünen öğrenciler açık öğretim liselerine geçiş yapacaklardır.

Önümüzdeki dönemde bu liseleri tercih edenler artınca kimse şaşırmasın.

Çünkü üniversite giriş sınavlarındaki okul katsayılarının da önemi kalmayınca, üniversiteye gitmeyi düşünen bir öğrenci için liseyi nasıl ve nerede bitireceğinin pek önemi kalmamıştır.

Üniversiteye giriş sistemi bu olunca, yani sınavlar liselerde verilen eğitimden ziyade dershanelerde verilen eğitim ile kazanılıyorsa, tercihler de bu yönde olması kaçınılmaz olacaktır.

Eğitim şart da, eğitim eğitim alanın gelişmesine bir şey katıyorsa eğitimdir.

Eğitim sadece bilgi depolamakla olmaz.

Eğitim çocukların analitik düşünce yeteneğini geliştirirse, düşünmeyi, sorgulamayı, keşfetmeyi öğretiyorsa eğitimdir.

Yoksa ezbere dayalı eğitim çocuklara hamallıktan başka bir şey değildir.