Öteden beri zaten gündemde olan merkez sağda yeni parti kurulma konusu son günlerde daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
İki kişinin ismi ön plana çıkmakta: Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu. Her ne kadar her ikisi de ayrı ayrı kendi etrafında parti kurma konusunda ısrarcı olsalar da eninde sonunda güçlerini birleştireceklerine eminiz. Bu birleşme Ali Babacan'ın etrafında olacağını düşünüyoruz.
Abdullah Gül'ün desteğini de alan Ali Babacan daha güçlü olan figürdür. Ama burada esas mesele böyle bir oluşumun başarılı olup olamayacağıdır.
Her ne kadar mevcut siyasi konjoktür merkez sağda yeni bir parti için son derece müsait olsa da ismi geçen bu kişiler iktidara yürüyebilecek güçte bir oluşum  kurmayı başaracaklarına inanmıyoruz. Kuracakları parti geldikleri siyasi anlayış nedeniyle başarılı olamaz.
Milli görüş geleneğinden gelen bu kişiler ülkemizde baskın olan merkez sağ kitlesini peşinden sürüklemeyi başaramaz. Bunu zamanında AK Parti yapmayı başardı ancak ilerleyen zamanda Milli görüşçülerin etkisi altında kaldı ve merkez sağın değerleri olan Cumhuriyet ve Atatürk'e yapılan saldırılara göz yummaya başladı.
Bu hatasını düzeltti ancak bu defa samimiyeti konusunda merkez sağ seçmen nezdinde güven erozyonuna uğradı. Yani bu konuda Milli görüş kökenliler kredisini tüketmiş oldu. Bu güven sarsıntısını nedeniyle siyasi kökleri buraya dayanan kişiler peşinden merkez sağ kitleleri sürüklemeleri artık mümkün görünmüyor. Bundan dolayı kurulacak parti ancak mevcut AK Partinin taklidi olur ve bundan öteye geçemez.
Aynen zamanında merkez sağ partisi olma hedefiyle yola çıkan ama oluşturdukları kadro itibarıyla ve bizim de daha başından beri uyardığımız, İYİ partinin MHP taklidinden öteye geçemediği gibi. Ancak iktidar partisine zarar vermeyi başaracakları da bir gerçek.
Bu durum da sadece muhalefete yaramaktan başka bir işe yaramayacak.
Evet, merkez sağda yeni bir oluşuma ihtiyaç olabilir.
Ama merkez sağda ancak ANAP-DYP zihniyetinde ve geleneğinden gelen, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir parti başarılı olabilir.
Hele ki kişilerin ön planda olduğu mevcut başkanlık sisteminde bu çok daha kolay olur.
Tabi ki parlamentoda milletvekilleri ile temsil edilmesi için partiye de ihtiyaç olacaktır. Ama toplumun teveccühünü kazanmayı başarmış biri için parti ve hatta etrafında ittifaklar oluşturacak partiler bulması sorun teşkil etmeyecektir.
Her ne kadar şu an için merkez sağı peşinden sürükleyip iktidara taşıyabilecek bir lider ufukta görünmese de her an halkın takdir ve onayını kazanabilecek birinin çıkma olasılığının olduğunu İstanbul seçimlerinde gördük.
Yoksa şu anki gibi Milli Görüş ağırlıklı bir merkez sağ parti güdük kalır. Özellikle de bunun orijinal hali hala ne olursa olsun güçlü şekilde iktidarda durmaya devam ettiği ortadayken iktidarın bu ortamda yapması gerekenler son derece açık ve nettir.
Revizyon şart ama burada asıl önemli olan kişilerin görev değişikliklerinden öte zihniyet değişikliğine gidilmesidir.
Her ne kadar şu an için hala destek vermiş gibi görünse de içeride rahatsız olan çok önemli bir kitle vardır.
Bundan dolayı gücünü korumak istiyorsa iktidar kuruluş yıllarındaki tüm merkez sağı kucaklayan anlayışa, fabrika ayarlarına geri dönmek zorundadır.
Oluşan güven sarsıntısından dolayı burada ne kadar başarılı olur bilemeyiz ama kendileri açısından başka bir çıkış yolu da yoktur. Yoksa olacakları tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.