Merhaba Değerli okurlar, artık bu sayfalarda size kalemimin becerisi ölçüsünde ekonomiden bahsedeceğim. Ekonominin hayatımıza yansımalarından sohbet edeceğiz. Genel ekonomiden ve genel ekonomi içerisindeki bütün enstrümanlardan konuşacağız. Yani bir ekonomiste sorulan o en kritik  “Dolar ne olacak?” sorusuna cevap aramayacağız. Ekonomiye bir bütün olarak yaklaşacağız ama önce şu malum Covid-19 öncesi fotoğrafımıza bakalım. Haydi buyurun…

Covid-19. Hepimiz ezbere biliyoruz artık. Çin’in Wuhan şehrinde ilk kez görülüp dünyaya musallat olan salgın. İlk kez Aralık ayında hem de tam 2020’yi karşılama hazırlığında 31 Aralık 2019’da bildirimi yapıldı. Aslında 2019 yılından miras. 2020’ ye boşuna kızıyoruz. 2019 giderayak kazık attı. Düşünsenize 2019 çok mu iyiydi?

Ocak ayında ilk kez markette poşete 25 kuruş vermeye başladık. Özünde iyi bir amaç beslese bile, çevreye duyarlılığın sadece poşete para vermek ile çözülemeyeceği gerçeğini idrak etmemiz sizce ne kadar sürecek.

Yerel seçimleri unuttunuz mu yoksa? 31 Mart sonrası yerel seçimlerde sonuçlara itiraz ile İstanbul tekrar seçime gitti. Hatırladınız mı? Haziran ayındaydı.

Bizde bu seçim tartışmaları konu iken, Venezüella seçimsiz karışmıştı. Hatta ABD her zamanki gibi demokrasi peşindeydi. ABD, bu arada ÇİN ile ticaret savaşında bir küs bir barışık devam ediyordu. Gazetelerde artık Trump’ın dengesiz davranışlarının küresel ekonomiyi götüreceği felaketin başlıkları atılıyordu. ABD ile Çin arasında vergi savaşları, Avrupa ülkelerini de ticaret savaşında taraf haline getirmişti. Ama bu sırada Avrupa’da asıl konu BREXIT ve Theresa May’ın istifasıydı.

Bizde o sıralarda konu ne miydi? Ben S-400 yazayım. Siz altını doldurun. Gelecek. Geliyor. Geldi. Kurulacak. Kuruluyor. Kuruldu mu? Ne oldu şu an orası muamma. CAATSA yaptırımlarını da 2019’da ezberledik. Unuttunuz değil mi? ABD’nin hasımları ile yaptırım yolu ile mücadele etme yasası. Hasım mı? Biz müttefikiz dedik. Olmadı. Senato Dış İlişkiler komitesinden bile geçti. Trump’ın önüne geldi.

Eylül’de İstanbul’da deprem oldu. İyi sallandık. Her zamanki gibi 10 gün sürdü bütün konuşmalar. Unuttuk. Ekim ayında Barış Pınarı Harekâtı başladı. Tartışmalar devam ederken ABD ile Barış Pınarı Harekâtı süreci konusunda mutabakata oturduk. Teröristin arkasında biri çıkmazsa olmaz zaten. Rusya ile de Soçi mutabakatı yaptık. Kimse bizim kendimizi korumamızı istemiyor anlaşılan. Hatta o sıralarda Washington da Trump ile görüşmeye Başkan Erdoğan iade edilecek mektup ile gitti ki, bu mektup konusu 2019 kapanırken çok tartışılan konulardandı.

Sene bitmeye yakın Trump azil süreci ile uğraşıyordu ki, Covit-19 çıkmadan Çin ile soya ihracatı üzerine el sıkıştılar. Bak sen şu işe ki, Covit-19 bu anlaşmadan birkaç gün sonra çıktı ortaya. Yok, hayır komplo üretmeye çalışmadım. Yazdım sadece.

2019 yılı içinde yaşanan kadın cinayetlerinden, çocuk istismarlarından bahsetmedim. Unutuyoruz nasıl olsa diye. Sıradanlaşıyor hayatımız içinde. Sadece sosyal medyada bağırmak yetiyor.

Bir dakika yılı kapatıyoruz da, 2019 yılı kapanırken döviz kurları ne durumdaydı. Merak ettiniz mi? Dolar 5,95 TL. Euro 6,67 TL. Gram altın 289 TL. Çeyrek altın 478 TL.

Buradan yazıyı bağlamak gerekiyor. Asıl suçlu 2019. 2019 öyle bir “Finish Him” yaptı ki 2020’ye umutlanamadık. Düşünsenize normalleşme sürecine sanki moladan çıkan basketbolcu gibi hazırlanıyoruz. Bir ara verildi. Son 4 ayı yaşamadık. Şimdi Haziran’da normalleşeceğiz. 2019 yılından kalan bakiyeleri unuttuk. Ama yeni normalleşmeye hazırız. Unuttuk değil mi 2019’u? Bize nelerin miras kaldığını ve bu mirastan kalan sorunların geri kalan 6 ayımızda bize neler yaşatabileceğini.

2020 ekonomide kayıp yıl ilan edildi bile. Edildi de bu bizim kaçıncı kayıp yılımız. Bu kayıpları nerede telafi edeceğiz.  Dolar 6,80 TL. Euro 7,41 TL. Gram altın 378 TL. Çeyrek altın 625 TL. Molada gördüğü yerler malumunuz.

Ben de umutluyum. Umutla bakıyorum. 2023’den umutluyum.