Bu pazar da sizlere kıssadan hisse çıkaracak bir hikâyemiz var.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Bir ademoğlu Hz. İsa (a.s.) ile arkadaşlık yapmak ister.

Hz. İsa’ya “Senin yanında sana yoldaş olabilir miyim?” diye teklif eder.

Hz. İsa teklifi kabul eder. Bunun üzerine yola koyulurlar, bir nehrin kenarına varınca yemek molası için otururlar, yanlarında üç ekmek vardır. İkisini yerler, birisi kalır, bu arada Hz. İsa (a.s.) nehre varıp su içmek üzere kalkar, su içip dönünce üçüncü ekmeği bulamaz. Adama "Ekmeğe ne oldu" diye sorar, adam “Bilmiyorum” diye cevap verir.

Yemekten sonra arkadaşı ile birlikte yola koyulur. Acıkırlar ve yolda iki yavru geyik görürler. Hz. İsa (a.s.) yavrulardan birini çağırır, yavru Hz. İsa'nın daveti üzerine yanına gelince onu keser, etinin bir kısmını yerler. Yemekten sonra Hz. İsa (a.s.) geyik yavrusunun kalıntılarına "Allah'ın izni ile canlanıp kalk" der, yavru da canlanıp kalkarak oradan uzaklaşıverir. Bu olay üzerine Hz. İsa yoldaşına "Sana az önceki mucizeyi gösteren Allah (c.c.) için soruyorum, ekmeği kim aldı?" der. Adam yine "Bilmiyorum" diye cevap verir.

Yola tekrar devam ederler. Bir müddet sonra bir nehrin yanına varırlar. Köprü yok, sandal yok ve karşıya geçmeleri lazım. Hz. İsa adamın elinden tutarak su üstünde yürürler, karşıya geçerler. Nehri aşınca Hz. İsa (a.s.)"Az önceki mucizeyi sana gösteren Allah hakkı için sana soruyorum, üçüncü ekmeği kim aldı?" diye sorar, adam yine "Bilmiyorum" diye cevap verir.

Bir müddet sonra bir çöle varırlar ve otururlar. Hz. İsa (a.s.) bir yere kum ve toprak yığar, meydana gelen yığına Allah'ın izni ile "Altın ol" der, yığın da altın olur. Hz. İsa altınları üçe bölerek adama "Üçte biri benim, üçte biri senin, öbür üçte biri de ekmeği alanın" deyince adam "Ekmeği alıp yiyen bendim" diye gerçeği itiraf eder.

Bunun üzerine Hz. İsa "Altının hepsi senin olsun" diyerek ondan ayrılır.

Adam altının başında dururken çölde yanına iki harami gelir.

Gelenler kendisini öldürüp altını almak isterler, adam "Onu aramızda üçe bölüşürüz, şimdi önce biriniz şehre varıp altınları koyacak çuval ve yiyecek bir şey alsın" diye teklif eder.

Adamın teklifi kabul edilerek gelenlerden biri şehre gönderilir. Şehre giden adam yolda giderken "Niye altını onlar ile bölüşeyim, alacağım yiyeceğe zehir katar, onları öldürürüm, böylece altının hepsi bana kalır" diye düşünür ve dediği gibi yapmak üzere şehirden aldığı yiyeceğe zehir katarak döner.

Altının yanında kalanlar da "Niye ona altının üçte birini verelim, dönünce onu öldürür ve altını ikimiz paylaşırız" diye konuşurlar. Adam dönünce onu öldürürler fakat yediklerindeki zehir kanlarına işler ve kendileri de ölür, böylece altın çöl ortasında ve her üçünün ölüsünün yanı başında sahipsiz kalır. Daha sonra Hz. İsa dönüşte bakar ki altınlar olduğu gibi ortada durmakta ve başında üç ceset yatmakta.

Hz. İsa ibretle bakar ve şöyle buyurur: "İşte dünya!.."

Hiçbir kimse nasibinden fazlasına ne sahip olabilir ne de yiyebilir.

Alın terin ile emeğinle kazandığın helal kazanç en bereketli kazançtır.

Sen elinden geleni yapacaksın.

Olmuyorsa da zorlamayacaksın.

Alavere ile dalavere ile bir yere varılmaz. Hele yalan ve dedikodu ile hiçbir yere varılmaz.

Varırsa da yanlışlığa ve karanlığa varır. Sonu felakettir.

Ancak doğruluğun ve helal kazançta bir süre karanlıkta da kalsan mutlaka sonu aydınlığa çıkacak, sonu bereketli olacaktır.

Hayatını yalan üzerine bina eden, yalanı bir meziyet sanan ve yalanla akıllı olmayı bir sanan zavallılar var ki Peygamberimiz (s.a.v.) ve ashabı arasında geçen şu konuşmayı beynine iyi kazımalı...

Ebu’d-Derda sorar: Yâ Resulallah! Mümin hırsızlık yapar mı?

- Evet bazen olabilir.

- Peki, mümin zina edebilir mi?

- Hoşlanmazsa da “Evet!”.

- Peki, mümin yalan söyler mi?

- Resulullah (s.a.v.): Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.” (Kaynak: Kenzu’l-Ummal)

Tercih sizin, ya saadet asrında yalanın simgesi haline gelen Müseyleme-i Kezzab’ın yolunda gideceksiniz ya da Hazreti Peygamberin doğruluğundan bir saniye bile şaşmayan yaşantısıyla sıddîk unvanı Hz. Ebubekir'in yolundan gidecekseniz.

Ne kadar basit, ya ateşe ya gül bahçesine gitmek kadar kolay bir seçim.

Yalan söyleyeceğim diye beyin hücrelerinizi yiyip bitireceğinize doğruyu söyleyin bu dünyanızı da ahretinizi de kazanın.

Yalandan ve yalancıdan uzak durun.