Gebelikte rutin vitamin kullanımı her geçen gün daha tartışılır hal almakta. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda sağlıklı bir gebede rutin vitamin kullanımına gerçekten gerek var mı yok mu konusu ciddi olarak tartışılmakta. Bu konuda değişik görüşler olmakla beraber artık genel eğilim, yeterli ve dengeli beslenen bir gebenin vitamin kullanmasına gerek olmadığıdır. Kendi adımıza başından beri sağlıklı ve yeterli beslenen gebelerde bu tür takviye maddelerin kullanılmasına gerek olmadığını savunduk ki zaman da bizi haklı çıkarmaya başlamıştır. Ama bugünkü yazımızda konunun başka bir boyutuna değinmek istiyoruz. Yıllarca her gebeye kullanması önerilen vitaminlerin aynı zamanda muazzam ekonomik boyutu da olan bir endüstridir. Olayın bir de bu boyutuna bakmak lazım. Belli zaman önce WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve alanlarında önde gelen bilim adamları gebelerde vitamin kullanımını neredeyse olmazsa olmaz gibi gösteren sayısız yayın, bilimsel toplantı ve konferanslar düzenlediler. Akabinde bir vitamin manyası aldı başını gitti ve halen devam etmekte. Vitaminlerin her gebe tarafından alınması gerçekten zaruret mi, yoksa bunun arkasında başka boyutlar da mı var? Ama bu soruya cevap vermeden önce bazı örnekler verelim. Geniş kitleler tarafından yıllarca kullanılan ve adeta trend olan ilaçlar vardı. Kolesterol ilaçları, zayıflama hapları, değişik aşılar gibi. Zamanla aslında bunların herhangi bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştı. Ama burada asıl sorun faydasından öte bunların zararları konusudur. Esas mesele budur. Tıbbın en temel kuralı; "Primum non nocere" (önce zarar verme) kuralı bilindiği halde acaba tıbbi olmayan nedenlerden dolayı insanoğlu gereksiz yere ilaç etkisi altında mı bırakılmakta. Bu konuyu başka bir yazımızda ayrıca işleyeceğiz. Konumuza dönecek olursak; Zaman zaman bazı odaklar sağlık alanında belli ilaçların alımını teşvik etme amaçlı furyalar yaratmakta. Bu yaklaşımların başlıca iki boyutu var. İleride bunları da ayrıca tartışırız. Vitaminler giderek güncelliğini kaybetmeye başladığından şimdi yeni bir akım başlatma girişimi var. Probiyotikler. Bunlar basitçe faydalı bakteri olarak nitelendirilen ve sağlıklı kişilerde bolca bulunan mikroorganizmalardır. Faydalı bakteriler bağırsak emilimini, bağışıklık sisteminin iyi çalışmasını sağlar ve aynı zamanda bazı vitaminler üretirler. Sayısız faydalarının yanında, eksiklerinde de birçok rahatsızlık ortaya çıkabilmekte. Son zamanlarda, bağırsak sistemimizde var olan bu probiyotikler dışarıdan takviye olarak alınması teşvik ediliyor. Ancak burada da vücudumuzun ihtiyaç duyduğu probiyotiklerin aşırı alımı bağırsaklarda doğal olarak bulunan probiyotikleri yok edebilir. Probiyotik konusuna da diğer, zayıflama hapı, kolesterol ilacı gibi sözde  "yüzyılın ilacı" diye piyasaya sürülen benzer preparatlarda olduğu gibi ihtiyatlı yaklaşılmalı. Yeterli ve dengeli beslenmek, sağlıklı yaşamak esastır gerisi endüstri ve başka niyetlerdir.

Niyetler meselesi mi?

Bu sorunun cevabını merak eden alttaki sorunun cevabını bulması yeterlidir. WHO'nün görevi insan sağlığını korumak mı, nüfus planlaması mı?

İşte bütün mesele bu!