Beklenmedik şekilde ortaya çıkan bu yeni tip CoV-2 (corona virüs-2) insanoğlunu hazırlıksız yakaladı.

Hazırlıksız yakalamakla kalmadı Çin başta olmak üzere ilk ortaya çıktığında dünya bu tehlikeyi pek ciddiye almadı.
Bunun bedelini de ağır ödedi, ödemeye devam ediyor.

Önceleri bilim dünyası yine corona ailesinden olan MERS, SARS
virüslerinin sebep olduğu hastalıklarda olduğu gibi antiviral ve destekleyici tedavilerle bu yeni tip coronayı da kontrol altında tutabileceğini zannetti.

Ancak kısa sürede ortaya çıkan bu yeni tip corona diğer tiplerine göre çok daha agresif ve öldürücü olduğu ızdırap verici şekilde anlaşıldı.

Kısa sürede dünyayı etkisi altına almakla kalmadı yüzbinlerce insanın ölümüne sebep oldu. Ki bilim dünyasının ortak görüşü bunun daha başlangıç olması yönündedir.

Hatta daha ötesini söyleyenler de var;
Bu virüsün ortaya çıkmasıyla artık eski hayata dönüş olmayacağını ve yeni bir dönem açılacağını.

Biz de bu görüşlere katılanlardan olduğumuzu ve artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını burada paylaştığımız yazılarımızda vurgulamıştık.

Her ne kadar hala insanların geneli bunu idrak etmekte güçlük çekse veya kabul etmek istemese de insanoğlunun evolüsyonunda bu virüs yeni bir çağın başlamasının önemli kilometre taşlarından biri olacaktır.

Bu sözler şu an için ütopik gelebilir ama yakın gelecekte neden bahsettiğimiz daha net anlaşılacaktır.

Bu şekilde düşünmemiz için tabi ki somut nedenler var.
Her gün medyada salgına sebep olan bu corona virüse karşı ilaç veya aşı üretilmesi ile haberler görüyoruz.

Özellikle aşı konusunda dünyanın birçok yerinden birbirinden iddialı demeçler geliyor.

Aşı konusunda en başından beri bizim görüşümüz değişmemiştir.
Amacımız kimseyi hayal kırıklığına uğratmak değil ancak bu virüse karşı etkili sonuç alınabilecek aşı üretilemeyecek.
Araştırmalar ve elde edilen bulgular da düşüncelerimizi destekliyor.

En son elde edilen verilerden biri virüse karşı oluşan antikor
seviyeleri beklenenden hızlı, haftalar içinde dramatik şekilde düştüğü yönünde.

Daha önce oluşan antikor seviyeleri aylarca korunduğu düşünülüyordu.

Ki antikor tam da aşılar ile elde edilmek istenen bağışıklıktır.

Bu bulgular ışığında ve asıl daha da önemli olan virüsün hızlı genetik değişikliğinden yani mutasyonundan dolayı piyasaya sürülen aşıların sürekli değişime uğrayan virüs kaşısında etkili bir araç olamayacağıdır.

Diğer bir araç ilaçtır.

Ancak virüsler konakçı olarak doku ve organ hücrelerini kullandıklarından bu konuda da ilaç üretmek çok kolay değil.
Ancak erken evrelerde, virüs daha hücreye yerleşmeden, belki etkili ilaç üretilebilir ama bu evreyi yakalamak imkansız gibi bir şey.

Bu durumda en etkili silah korunmaktır ve korunmanın ağır topu maskedir.

Bunun dışında bu beladan kurtulmanın tek yolu var.

O da virüsün kendiliğinden mutasyona uğrayıp zararsız hale gelmesi.

Bu da ancak İlahi irade ile olabilecek bir şeydir.

İnsanoğlunun kendi yaptıklarından ders alıp almamasıyla ilgilidir.

Ancak bu konuda ne kadar optimist olabiliriz?

Pek değil, ki eninde sonunda insanoğlu akıllanmayacağı için Kıyamet de vuku bulmayacak mı?

Bu virüsün insanoğluna bela olmasının tesadüf olup olmadığının
cevabını herkes kendi bulsun.

Kimileri buna Doğanın seleksyonu der, kimileri İlahi iradenin
tecellisi, ki bize göre de, ama ne olursa olsun sorunun büyük olduğu ortada.