Pandemi süresince herkes izlenecek filmler listesini bir şekilde bitirmiştir, ben de yakın bir zaman önce 1966 yapımı olan bir Atıf Yılmaz filmi izledim “Ah Güzel İstanbul” isminde.

Film, vakti zamanında güzel bir hayat yaşamış, güngörmüş bir ailenin evladı olarak varlıklı olmasına rağmen çalışmayı pek de sevmediği için aileden kalma serveti çarçur etmiş daha sonra da sokak fotoğrafçısı olan Haşmet(Sadri Alışık) ile ünlü bir yıldız olmak için ailesinden ve evinden kopup İstanbul’a gelen Ayşe’nin (Ayla Algan) hikayesini anlatan bir Yeşilçam klasiği.              

Küçük yaşlarda izlemiştim Sadri Alışık filmlerini, aklımdaysa sadece eli yeri gösterecek şekilde dik olarak alnın ortasından savurduğu selamı, büründüğü roller ve Ayhan Işık ile olan dostluğu kalmıştı, o yüzden hatırlama isteği ve de özlemle hemen açtım filmimi.

Filmde Sadri Alışık mı role bürünmüş yoksa rol mü kendini Sadri Alışık’a uydurmuş anlayamıyorsunuz bile öyle içten öyle kendini aşan bir performans var ki ortada, gerçekten de bir klasik dedirtiyor film kendine. Böylesine gerçek dünyada hasret kaldığımız karakterlerin rollerini gerçekleştiren oyuncaları film sonrası muhakkak araştırırım-oyuncu kendini yansıtmış mı diye-.Sadri Alışık ile ilgili bilgiler toplamaya başladığımda üstlendiği rolleri anımsayamaya çalıştım, sevdiği kadın mutlu olsun diye kendi mutluluğundan vazgeçen, sevdikleri hatalarından dönüp ona gelince kin nedir bilmeden kucak açan, kurduğu cümlelerle yüreklere dokunan, yarım ekmeğini dahi paylaşan bir adam Sadri Alışık, bu karakteri ne hayal etmek kolay ne senaryodaki incelikleri yazmak ne de canlandırmak... Ama Sadri Alışık için hiçte zor olmamış canlandırma kısmı çünkü kendisi zaten her birimizin eksikliğini hissettiği bir yol arkadaşı yüreğine sahip.

Ayhan ışık ile olan dostluğu günümüzde yıllanmış arkadaşlık kavramı ile varlığını çok hissettirememiştir kimimize hatta yakınlıklarını dahi şu an öğrenenleriniz olabilir ama şimdi bahsedeceklerim yüreği insanlık diye çarpan hiç kimsenin unutamayacağı insaniyette bir yaşam tarzı. 1951 yılında bir film setinde tanışmış ve tanıştıkları günden itibaren birbirlerinden hiç kopmamış Alışık ve Işık hatta neredeyse her akşam birlikte zaman geçirdikleri için, o dönemin magazinleri de bu dostluğu yakından takip etmişler çünkü Böylesi bir sektörde aynı işi yapıp nasıl bu kadar da büyük bir dostluk kurabildikleri herkes için merak konusu olmuş. İkisi de bulundukları işlerde efsane karakterlere ve rollere imza atmış olsalar da birlikte rekabetsiz ve de çıkarsız çalışmışlar her daim. Fıtratları ve birbirlerine olan saygılarıyla tam on filmde rol arkadaşı olmak onlara sinemanın hediyesi olmuş adeta. Ayhan Işık’ın 50 yaşındaki terk-i diyarı 28 yıllık dostluklarının dünyevi boyutunu yüreklere taşımış ve Sadri alışık’ın sözleri bir kere dahi birbirlerini kırmadıkları olmuştu. Sadri Alışık’ın eşi Çolpan İlhan bir röportajında Ayhan Işık'ın ölümünün Sadri Alışık'ı çok sarsmış olduğunu, ömründen 10 yıl alıp götürdüğünü söyler ve vefa timsali Sadri Alışık'ın Ayhan Işık'ın onlarca resmini çizdiğini sonra da çizdiği kağıtları evin içinde uçurduğunu... Ve Her yılbaşında ise Ayhan Işık'ın mezarına gidip arabanın farını Işık'ın mezarına tuttuğuna da değinir. Beni en çok etkileyen yaşanmışlık ise Sadri Alışık’ın arkadaşı vefat ettikten sonra dahi ona mektup yazması ve onu her daim anıp tebessümle ve de duygulanarak anması hatta Sadri Alışık, Ayhan Işık’ın eşi Işık’ın mezarlığı sık ziyaret etmediği için bir süreliğine kendisiyle küs kalmışlığı dahi vardır.

Sadri Alışık’a bu kadar hayran kalmamızın nedeni dillere pelesenk olmuş ezbere bahsettiğimiz insanlık dostluk ve vefa kavramının vücut bulmuşluğu dahası rastlanması zor bir insan olması. İyi ki bu dünyadan bir Sadri Alışık geçmiş, bu defa gol oldu…