Korona virüs salgınıyla uğraşırken yeni bir salgın oluşturduğumuzun farkında olan var mı acaba? Hatta korona gibi gelip geçici olan değil, hayatımız boyunca bizimle yaşayacak bir salgınla baş başayız. Bu salgın bize değerlerimizi, çalışkanlığımızı, sağlığımızı daha birçok konuda rahatsız edecek durumlarla karşılaştıracak bir salgın.

Sosyal medya almış başını gidiyor. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci hatta daha 3 yaşındaki kendi yemeğini yemeği bile bilmeyen minicik ellere sahip Ahmet, Mehmet, Ayşe ve Fatma başını sosyal medyadan kaldırmaz oldu.

Yasak var eve kapandık. Kendimizi Neflix’e verdik, sabahtan akşama kadar 10 bölüm dizi bitirdik, Tiktok’ta dikkat çeksin diyerek birçok saçma video çektik, ‘aman ayağımızda dolaşmasın şu çocuğa telefonu verelim de oynasın’ dedik. Peki ne oldu hiçbir şey değil mi.

“Aman canım ne alakası var. Hiç de o kadar sandığın ve anlattığın gibi bir durum yok. Biz gayet sağlıklı bireyleriz ve çocuğumuzu da güzel yetiştiriyoruz. Baksana daha küçücük youTube’dan video açabiliyor, bu zeki olacağı anlamına gelmez mi” diyor cahilin biri.

Evet haklı şu an hiçbir zararı yok. Sen boş zamanını değerlendirdin Neflix izledin sabahtan akşama kadar. Peki yarın normal hayatına döndüğünde bu rahatlığı nerede göreceksin? Yoğun bir tempo seni bekliyor. Çalışacaksın ama aklın dizinin bir dahaki bölümünde neler olacak onda olacak. Ve sen verimli çalışacağını mı sanıyorsun. Hep yakınıyoruz ‘ya arkadaş her şey ne kadar normal olmaya başladı, nerde o eski değerlerimiz, edep vardı’ diye bak işte bunlar neden oluyor biliyor musun? Eski günleri aratan ve her şeyin normal olduğunu düşündüğümüz günlerin zeminini şu izlediğin diziler ve programlar oluşturdu. Eskiden toplum tarafından yanlış karşılanan davranışlar şimdi ise ‘aaa cahilce düşüncelere bak’ olmuş.

Geçen bir programda denk geldim, evli bir kadın sosyal medyada tanıştığı bir erkeğe aşık olmuş ve eşini bırakıp kaçmış. Eşi de programa gelmiş kadını arıyor. Kadın bulundu ve telefonla programa katıldı söylediği cümle şu: ‘Ben aşık oldum ve kaçtım. Peşimi bırakın çok mutluyum’ başımdan üstüne kaynar sular döküldü.

Her neyse herkesin hayatı kendisine ne kadar cahilce düşünüyorum değil mi? Benim kimseyi yargılamaya hakkım yok. Tabi ki hayır benim yargılamaya hakkım var, çünkü bu toplumda yaşayan sadece kendisi değil, bu toplumun değerleri var. Ben çocuğumu bu toplumda nasıl yetiştireceğim!

Gel gelelim çocukların sosyal medya etkinliklerine… ‘Aman sabahtandır kafam şişti şu çocuğun yaramazlıklarından neyse şu telefonu vereyim de sussun’, ‘ya benim çocuğum maşallah o kadar akıllı ki sabahtan akşama kadar telefon elinde hiç beni rahatsız etmiyor çok uslu’, ‘benim çocuğum çok zeki telefonu kullanmayı bile öğrenmiş’ diyenler vay sizin halinize…!

Şimdi senin hayatını, çocuğunun hayatını etkilemez de ilerde bir birey olduğunda asıl ne kadar kötü yetişen bir çocuk büyüttüğünün farkına varacaksın çok ama çok geç olacak!  Çok geç olmadan al o telefonu elinden video açmayı öğreneceğine, kitap kapağını açmayı öğrensin!