Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından basın mensupları için göç ve mültecilik konularında bilgi ve farkındalık semineri için iki gün Antalya’ya gittik.

Semineri düzenleyenler arasında Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK-UNHCR) de var.

Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen gazeteciler vardı. Daha önce ilki yapılan toplantının ikincisine Bursa’dan dokuz kişi katıldık. Seminerle ilgili haber kısmını yarından itibaren sizlerle paylaşacağım.

İster mülteci, ister sığınmacı, ister göçmen, ister zorunlu göç, ister düzensiz göçmen, ister varışta mülteci...

Evet, hepsinin farklı tanımları var. Ancak ortada var olan gerçek; hiç kimse kolay kolay vatanından, yurdundan alışa gelmiş düzenini terk etmek istemez.

Yaşadığı anıları arkasında bırakmak hiç de kolay değil.

Allah (c.c.) hiç kimseyi vatansız ve yurtsuz bırakmasın…

Bazı ülkelerde yaşama imkanı verilmediği için insanlar ülkelerini terk ediyor. Ya da terk etmek zorunda bırakılıyor…

Beş yıldızlı otelde bunları dinlemekle yaşamak aynı değildir. Elbette insan olarak üzülüyorsun ve dersler çıkarıyorsun.

Elbette basın olarak ister istemez birçok konuya vakıf oluyorsun.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’nun talimatıyla BYEGM Bursa Şube Müdürü Ali Fuad Gölbaşı’nın rehberliğinde Şanlıurfa’ya gitmiştik.

Suriyelilerin barındığı AFAD kampını ziyaret ettiğimizde anlatılan ile yaşanılan arasındaki farkı çok iyi gördük.

Türkiye’nin gücünü, misafirperverliğini gördük. Dünya bunu görüyor, sadece kuru teşekkür ediyor. Az da olsa birtakım yardımlar da geliyor.

Kendimizi onların yerine koyduğumuzda hiç de istenecek bir durum ve konum değil. Ancak can güvenliği, ölüm korkusu, eşitsiz güç ve savunmasız olunca kaçmak ve göç etmek zorunda kalmış bu insanlar.

Bu mazlumlar için anlaşmalar gereği yapmamız gerekenler var. Geçmişten olan vefa var. Misafir kültürü var. En azından bu milletin vicdanı var.

Gelenlerin hepsi bunu hak etmiyor da olabilir ancak hak etmeyenleri bir anda ayırmak ayıklamak çok zor.

İnşallah ülkeleri bir an önce normale döner ve insanlar da vatanlarına kavuşur.

Bize düşen ise kin ve nefret beslemek değil, biraz empati yapıp anlayışlı olmak...

Gelenlerin içlerinde meslek erbabı ve tecrübeli olanlar da var. Onların birikimlerini de değerlendirmek gerek diye düşünüyorum.