Hafta başında gerçekleşen Türkiye -AB görüşmesi beklendiği gibi herhangi bir sonuç elde edilemeden sona erdi.

Zaten bu konularda biraz bilgisi olan bu görüşmeden hiç bir şey çıkmayacağını bilir.

Günümüzde dağdaki çoban bile bilir ki, bu tür zirve buluşmaları önceden mutabakata varılmış konularda nihai imzalar atılmak için yapılır.

Müzakere edilen belli konularda öncelikle çalışma grupları oluşturulur.

Bu gruplar çalışmalarını tamamlayıp, konuları komisyonlara havale eder.

Komisyonlar arası aylar süren görüşmeler,tartışmalar sonucunda belli konularda uzlaşılar sağlanır ve ancak bundan sonra bunları nihai karara bağlamak için zirve toplantısı düzenlenir.

Varna görüşmesinden önce hiç bir konuda,ne komisyonlar arası, ne heyetler arası bu tür çalışmalar yürütülmemiştir.

Varna’dan bir şey çıkacağını bekleyenlerin aklına şaşmak lazım.

Bu görüşme bütün taraflar için fuzuli masraftan başka bir şey olmamıştır.

Aslında en büyük hayal kırıklığını da soydaşlarımız yaşamıştır.

Son zamanlarda aşırı ırkçı partilerden kendilerine yönelik hakarete varan söz ve hareketlere maruz kalmalarından dolayı, en azından onlara sahip çıkılma adına birkaç kelime söylenmesi bekleniyordu.

“Soydaşımız sahipsiz değildir” , “Onların sorunları bizim de sorunlarımız” gibi.

Sonuç olarak bu üçlü görüşme içi boş,  tamamen Boyko Borisov’un kendine siyasi prim yapma PR girişiminden başka bir şey olmamıştır.

Ve bizim Cumhurbaşkanı da geçmişe dayanan dostluklarına istinaden bu konuda bir yerde ona destek olmuştur.

Bu kötü bir şey mi? Değil!

Tam tersi; Bulgaristan ile iyi ikili ilişkiler içinde olmak her iki toplumun çıkarınadır.

Yeni kurulan DOST partisi iki liderin arasındaki bu özel dostluğu daha rasyonel kullanmalı.

Öncelikle ülkemizdeki resmi makamlarla ilişkileri DOST’un Genel Başkanı bizzat kendisi yürütmeli. Ve bu güne kadar olduğu gibi bu ilişkileri Milletvekili seviyesinde değil, doğrudan en üst seviyede yapılmalı. Yoksa bu güne kadar yaşanan fiyaskolar daha da içinden çıkılmaz hal alacaktır.

Bulgaristan ayağında da iki ülke liderinin dostluklarından yararlanarak önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimler için şimdiden iktidardaki GERB partisi ile bazı bölgelerde ittifak için ön çalışmalara başlanmalıdır.

Bu ittifak konusu, iki turlu olan Bulgaristan seçimlerinde, ikinci tura bırakılmadan belli yerlerde uzlaşarak ortak adaylar ile seçime girilmeli.

Her ne kadar GERB partisinin seçmenleri arasında önemli oranda milliyetçi kesim olsa da ve bu kesim DOST ile ittifaka sıçak bakmayacak olsa da, ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu açıkça ortaya çıktı, yerel seçimler genel seçimlere benzemeyecek.

Her yörenin kendine özgü seçmen haritası vardır.

Özellikle soydaşımızın yoğun olduğu bölgelerde GERB’in ana seçmen kitlesi yine bizim soydaşlarımızdan oluşmakta.

Hangi soydaş kitlesi?

Eski parti DPS’ye tepkileinden dolayı daha zamanında GERB’e oy vermeye başlayan kitle. Yani normal şartlarda DPS’ye oy vermeyecek olan kitle.

Burada işbirliği daha ilk turda yapılmalı.

İleride daha ayrıntılı yazarız ama bazı sebeplerden dolayı, belli bölgelerde daha ilk turda ittifak yapılması özellikle önemli olacaktır.

Bu konuda bizim Cumhurbaşkanı Boyko Borisov ile yakın ilişkilerinden dolayı olumlu katkı yapacağından şüphemiz yoktur.

Varna zirvesine dönecek olursak, oradan çıkan tek sonuç olmuştur:

Sınır ihlali yaptıkları için tutuklanan iki Yunan askerinin serbest bırakılması.

Her ne kadar hafta başında Edirne mahkemesinden “tutukluluk hallerinin devamına” yönünde karar çıkmış olsa da, çok yakın zamanda serbest bırakılacaklarını hep beraber göreceğiz.