“ Oldum olası severim uzun yolculukları" diye başlamayı ben de çok isterdim . Her ne kadar 13lü yaşlarımdan bu yana en kısasından en uzununa, en konforlusundan en zorlusuna kadar yaptığım tüm yolculuklardan çok büyük bir keyif alsam da 13üme kadar yapmış olduğum her yolculuk benim için bir kabustu. Aman Allahım!! Şimdi yine o günler canlandı gözümde. Daha yolculuk dendi mi karabasanlar basardı adeta. Bugünkü konforundan uzakta olan araçlardaki ağır benzin kokusu ile ona eşlik eden ve o zamanlarda içilmesi serbest olan sigaranın bende yaratmış olduğu his anlatılır gibi değil.Şimdilerde ise her yolculuk tekrar yakalanması mümkün olmayan bir fırsat adeta..

Hatrı sayılır bir büyüğümden çok sık duyduğum bir söz vardır. Dağlar bile alçaklı ,yüksekli” . Farklı yaşam standartları için söylenmiş en sade ve anlaşılır sözdür kanımca.İçinde barındırdığı kabullenme duygusunun yanında bir nebze de teslimiyet var sanırım. Bununla birlikte insanoğlunun yaşam standartınını yukarıya çekme çabasını da son derece doğal bulurum.Peki yaşamdan aldığımız tadı ve mutluluğu belirleyen farklı yaşam standartları mıdır? Yoksa yaşadığımız standartları göz önüne alarak bulduğumuz çıkış yolları, kurtarıcı olarak tabir de edilen olumlamalar ,inanç ve teslimiyet ya da pozitif düşünce gücü mü ?

   Farklı hayatlar yaşıyoruz hem de çok farklı.Kimi bir başkasına göre son derece refah içindeyken, hayattan kendince hiç memnun olmayıp isyan ederken..Kimi de yaşadığı tüm zorluklara rağmen ki bu maddi yetersizlikler ,engel durumu, bir hastalık ya da benzeri onlarca sebep olabilir.. Son derece yaşamla barışık ,azimli, inanan ve bildiği yolda ilerlemekten kaçmayan ,güçlü kişilikler olmakta. Karanlık olmasaydı ampulü icat etmek kimin aklına gelirdi? En büyük icatları ve en güçlü tasarımları incelediğinizde tamamen imkansızlıklardan ve yokluktan yola çıkıldığına şahit olursunuz.

Demem o ki olumsuz olarak tabir edilen şeyleri kabullenerek onlarla birlikte çözümleyici ve sahiplenici olarak yol almak,imkansızlıkları değerlendirmek son derece mümkün.

Bundan yaklaşık iki yıl kadar önce tv programı hazırlayıp sunmaya başladığımda haftada üç gün Adapazarı’ndan (Her nedense Sakarya demek yerine Adapazarı demek hep daha sıcak ve masalsı gelmiştir ) Bursa’ya gelmekteydim. Aracım olmadığı için siz de tahmin edersiniz ki bu yolculuğu birkaç aracı kullanarak yapmaktaydım. Ailem ,arkadaşlarım,dostlarım hatta zaman zaman otobüste tatlı sohbetler yaptığım yol arkadaşlarım dahi bunu duyduklarında “hay Allah sizin için ne kadar da zor “ “tüh..tühh..nasıl baş ediyorsun? “ “ çekilir mi bu böyle” gibi ifadelerle üzüntülerini dile getiriyorlardı. Aslında ilk bakışta dedikleri gibi çekilir iş değildi . Zaten iki buçuk saat Adapazarı-Bursa arası sürüyor. Evden çıkış ve işyerine varış süresini de kattınız mı ortalama dört saat.

  Bir çok kişinin nerdeyse işkence gibi gördüğü duruma bir de diğer yanından bakalım isterseniz.Tamamı size ait 4 saatiniz var.Nasıl isterseniz öyle değerlendirin.İster yol boyunca cam kenarından doğanın güzelliğini,gölü ,dağları, saatine göre güneşi ya da ayı izleyin, isterseniz evde olsanız bir türlü okumaya imkan bulamadığınız o harika kitabı okuyun ya da hiç tanımadığınız o şeker mi şeker teyze ile , ailesinden her ayrılışında içinin burukluğu yüzüne çöken üniversite öğrencisi genç kızla sohbet edin ya da gözlerinizi kapatıp gerçekleşmesi için azimle çalıştığınız her ne ise onun hayalini kurun..Hatta deliksiz uyuyun..( Mümkünse horlamayın..inanın hiç çekilmiyor )

   Bir aracım olsaydı bunların çoğunu yine yapamayacaktım. Olsa fena mı olurdu? Tabi ki değil.Ama  olan standartlar üzerine konuşuyoruz şu anda. İnanır mısınız? Şimdi o yolculukları çok arıyorum.Tamamı bana endeksli zamanlarımdı onlar benim.Her saniyesi benimdi.Ve her bir yolculuğum umutlarımın ,hayallerimin sahnesiydi adeta.Başrolünde kendim olduğum tüm güzel sonlu filmleri o yolculuklarda çektim .

Ve hala en büyük keyfim Ilık bahar günlerinin denizden gelen kokusu ile karışmış o tarifsiz hazzı ile uzunlu kısalı yolculuklar yapmak belki Zeki Müren’e usulca ,Haluk Levent’e avaz avaz eşlik ederek.

  En keyiflisi ,en güzelidir Umuda Olan Yolculuklar..

BİR YOLCULUKTASIN..

UMUT SENSİN..

ÇAĞIR GELSİN..

DÜŞLE OLSUN..