Önceki hafta Esad güçlerinin, her ne kadar yer yer çatışmalar devam etse de ülkenin en büyük ikinci kenti  Halep’te kontrolü sağladıkları duyuruldu.

Bu haber medyada çok fazla yer almasa da oradaki dengeler açısından son derece önemli bir gelişme.

Peki muhaliflerin kalesi olan Halep çatışmaların başladığı günden beri defalarca denenmesine rağmen ele geçirilememişken nasıl oldu da şimdi rejimin kontrolüne geçti.

Cevap basit.

Esad güçlerinin orada kontrolü ele geçirmeleri Cerablus’a ve  bölgeye  girme karşılığındaki  anlaşma gereği mümkün olabilmiştir.

Kamuoyu çok iyi biliyor ki Rusya’nın izni olmadan Cerablus’a girmek mümkün olamayacaktı.

Cerablus’a girme  karşılığında da bu güne kadar muhaliflerin elinde bulunan Halep yeniden rejimin kontrolüne geçmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır.

Her ne kadar orada bazı muhalif güçler (Suriye’deki muhalifler sadece Özgür Suriye Ordusundan ibaret değildir)  bu anlaşmayı tanımayıp rejimin askerlerine karşı hala direniş gösterseler de kısa süre içerisinde Esad orada kontrolü tamamen ele geçirecektir.

Ülkemiz açısından bakıldığında da bu son derece hayırlı olacaktır.

Bir: PYD’nin öteden beri kuzey Suriye’de oluşturmak istedikleri koridorun önüne geçildi..

İki: Halep’in muhalif denen, ki bunların büyük çoğunluğu Suriye vatandaşı bile değil, ne oldukları belli olmayan kişilerin elinden alınması ile ileride burası bize dost olmayan farklı güçlerin eline geçmesi engellenmiş oldu.

Üç: Suriye’de düzen sağlandıkça  evlerine dönen ülkemizdeki Suriyelilerin  sayısı artacaktır.

Aslında başından beri yapılması gereken yapıldı.

Geç de olsa Suriye konusunda politikalar belirlenirken asıl İran ve Rusya ile istişare  edilmesi gerektiğini birileri nihayet idrak edebilmiştir.

Arap baharı ile beraber ,Tunus ,Libya ve Mısır’da olduğu gibi ABD ve İsrail’in gazı ile bizim karar vericiler Esad’ı da kolayca devirebileceklerini zannettiler.

O günkü yazılarımızda Suriye konusu Arap baharından etkilenen diğer arap ülkelerine benzemeyeceğini, çünkü Esad’ın arkasında İran ve orada hayati önemde stratejik çıkarları olan Rusya’nın olduğunu, bunlara Çin’in de destek vereceğini, ayrıca Suriye halkının medyada yansıtıldığının aksine Esad’ı desteklediğini yazmıştık.

Bu gün baktığımızda her şeyin aynen tecelli ettiğini görüyoruz. Yapılan kamuoyu yoklamalarında da Suriye halkının ezici çoğunluğunun Esad’ın yanında olduğunu göstermekte ki bu durum ülkemizdeki Suriyelilere (Kürt  kökenli olanlara değil) sorulduğunda da kolayca anlaşılmakta.

Hepsi bu yanlış hesapların faturasını ülkemizin ödediği ile kaldık. Suriye konusundaki politikalarda sil baştan başa dönüldü. Yakın bir zamanda da Esad aleyhinde atıp tutanlar onunla anlaşırsa  kimse şaşırmasın.

Suriye konusunda yapılan hatalara sebep olan ABD ve İsrail’e gelince  onların Suriye ile alakası İsrail’e doğrudan tehdit oluşturan Esad’ın elindeki kimyasal silahlardı.

Ne zaman ki bu silahları Esad imha etmeyi kabul edip, Rusya’ya gönderdi birden ABD ve İsrail’in  Esad’ı devirme konusunda ilgileri yok oldu. 

Ancak ABD ve İsrail’in oralarda  farklı hesaplarının olduğu da bir gerçektir, ki bu ayrıca ele alınması gereken bir konudur.

Sonuç olarak yaklaşık bir aydır Cerablus ve bölgesinde devam eden operasyonların diyeti Halep’tir.